Sözcüklerim boğuldu
Bir kaşık suda
Biz tehditlerin ayarını kaçırdık
Yansımalarımızın kaybolduğu aynalarda
Ruhumuzu hapsettik
Doymadık, doyurmadık
İzin de vermemiştim oysa
Sana ve kendime
Bu derece kötülük yapmaya
Ve kirletmeye aklımın akını
Kara çalmaya
O gece geldi, havalar soğudu, kuşlar bile kayboldu
Ankara’da sonbaharlar bu sefer benim oldu
Bir tek sen yoktun ve kalbim
Gömmüş kendini bozkırın bir köşesine
Tenezzül bile etmedim
Aramadım ve çektim gittim
Bilirsin benim sinirim bir kasırgadır
Bir anda gelir ve tüm varlığını karıştırır
Kirletilmiş bir orman gibi
Ağaçların da kopmuş köklerinden
Sen artık kıymetsizsin
Bak topraklarında demirler,
Sen artık küçümsediğin o basitlere aitsin.
Ne için terk ettin onurunu?
Ve anneni gözü topraklı bıraktın orada
Çünkü o yalnız büyütürken evladını
Onun şeytan olacağının hayalini kuramadı
Gerçekten de biraz saf bir kadındı
Gerçekten de cennete en çok o yakışırdı
Sonra bizim de hayallerimiz vardı
Bir yerlerde kendi şehrimizde
Kendi evimizde kendi kedimizle
Para mıydı bu terk yoksa umudu muydu kaçışın
Oysa biz daha kedimize isim bile koymamıştık
Bizim kedimizin hiç ismi olmadı