Biz bazı insanlar, en mutlu olduğumuz zamanda bile çektiğimiz; o yok yere olan acıları hatırlamanın korkusu ile karşı karşıya kalırız. Bu korku sandığınız gibi insanın elini ayağını tutsak eden bir korku değil.


Zaten öyle olsaydı kendimle çekiştiğim şu sıralar da muhtemelen kendimi eleştirmeye hazırlanıyor olmazdım. "Ne diyor yahu bu" diyen sen, lütfen devam et okumaya. Çünkü okudukça seni, korkunun sindiği ruhumla baş başa bırakıyor olacağım.


Bu uçsuz bucaksız ruhumun daralması mesela. Kim sıkıyor canımı. Kimse. Odamda elimde kağıdım, pek soğuk olmayan bir günde korkularımın üzerine gitmeye yelteniyorum. Ne idi peki beni korkutan. Sevilmeme korkusu mu? Bak. Hayır, yanılmıyorsun. Her insan birazcık korkar sevilmemekten. Ama birazcık. Çünkü sizi bir şekilde seven birileri olmuştur hep hayatınızda. Ailenizden öte dostlarınız mesela. Sizi siz olduğunuz için sevdiğini düşündüğünüz kişiler. Bu kadar melankoli içinde olman neden peki? Kafayı mı yedim yoksa?


Düşünüyorum şu an. Hani psikolog söylemleri vardır ya. Kapa gözlerini ve çocukluğuna inelim önce. Bakalım neler birikmiş daha 22'sinden gün almamış bu gencecik bedeninde. Tamam inelim. Korkmayacağım ve yüzleşeceğim söz. Sen de şu an okuyorsan bu yolculukta parmaklarımdan tuttuğunu düşün tamam mı? N'olursun yapma de bana. Sıkma canını de. Kendimle verdiğim bu savaş nasıl acımasız biliyor musun ki sen? Sanki barutsuz savaşların birinde bıçaksız kalmışım. Hem de öyle bir vahşetin ortasındayım ki elimden hiçbir şey gelmiyor. Ruhumu kabzedecek celladımı bekliyor gibiyim.


Öyle işte, evet. Hani ellerinle kumdan kaleler yapardın deniz kenarında. O kadar heybetli gelirdi gözüne. Üzerine titrerdin sonra kimse basmasın diye. Emek verirdin, verirdin. Yorulurdun, oturup izlerdin sonra.


Her şey tamam oldu dediğin anda, eyvah, içine birden bir his gelir ve sanki sorular değişmeye başlar. Şimdi ne olacak; gamsız güzelin biri ayağının ucuyla, sevginle beslediğin o kumdan kaleni yıkıverecek. Ama insanoğlu bu işte. Celladına aşık olurmuş ya hep. Ruhum sakinleşiyor. Neler anlatıyorum ben? Keşke ruhumun ne denli kasvete büründüğünü anlatabilmiş olsaydım. Bu benim kavgam pek bir sıradan geldi sana, itiraf et hadi. Ruhum hepinizden korkuyor artık. Gerçek dünyanın acıları sanmayın ki hep size dokunuyor. Sokakta büyümüş bir kedi gibi korkuyorum artık insanlardan. Biliyorum içimde bir yerde şefkat bekleyen bir his var. Lakin o his köreldi iyice. Sevgi bekledikçe tekme yiyen, üzerine araba sürülen bir sokak kedisi gibi oluverdim. Epey de kafanı ütüledim galiba. Hadi birazcık realist olalım. Sonuçta kiminiz seversiniz bunu. Günden güne sekülerleşmeye çalışan sizler. Moderniteye hizmet etmenizden, kendi çıkarını ortaya vurup valeden aşağısı kurtarmaz diyen siz kumarbazlar. Bu dünya kimin yanına kalacak? Düşünün bakalım. İyi insanların kalpleri ile oynamayın. Üzmeyin onları. Ya hiçlik ile abat olun. Ya candan öte. Günün birinde tahtına sahip çıkacak, sokak kedisi.