Son haftalarda sokak köpekleri ile ilgili olası düzenlemeler bu konuda çeşitli görüşlerle hem halk arasında hem de mecliste tartışılırken ben de bu konuya dair bir görüş belirtmek ya da durum analizi getirmek istedim. Bu analizin gerçekten gerekli olduğunu düşünmesem bu yazıyı yazmaya karar vermezdim belki, fakat bu konuya dair iki taraflı bir duyarlılık sahibi insanların yanında hem sokak köpeklerinin tartışmasız bir şekilde öldürülmesini savunan hem de sokak köpeklerinin insanlara, özellikle de çocuklara verdikleri zarara hiçbir duyarlılık göstermeyen görüşlerin varlığı beni bu konuya yöneltti.
Gündemi işgal eden bu konuya dair pek de konuşulmayan bir bilgiyle başlamak istiyorum aslında yazıma; yani, köpeklerin muhtemelen binlerce (bu konudaki tahminler 40.000 yıl civarına kadar gidiyor) yıl önce kurtlardan evrilerek insanlarla birlikte yaşamaya başladıkları bilgisiyle. Kurtlardan evrimleşen ve insanlarla birlikte yaşayan ilk köpek çeşitlerinin yanında bugün gördüğümüz küçük ya da büyük envai çeşit (resmi bilgi 340 köpek çeşidi olduğu yönünde) köpekse varlıklarını son iki yüz yılda üç dört köpek çeşidinin yapay seçilim yoluyla evrimleştirilmelerine borçludur. Bu evrim sürecinin nasıl geliştiğini merak edenler internette bu konuda benden çok daha bilgili yazarların açıklamalarını okuyabilirler. Burada önemli bulduğum asıl konuysa köpeklerin evrim sürecinde vahşi kurtlardan insanlarla bir arada yaşayabilen canlılara dönüşmeleri. Yani aslında bugün sokaklarda yaşayan köpekleri tamamıyla insanlardan ayrı düşünemeyiz. Bu canlılar bir nevi atalarımızla birlikte yaşayan köpeklerden üreyerek bugünlere geldiler. Fakat bugünkü sorunlar elbette insanların da gittikçe kültürel evrim geçirip daha güvenli şehir ortamlarında yaşamaya başlamalarıyla yeni bir boyut kazanmış durumda. Öyle ki bugün sokakta başıboş görünen pek çok köpeğin yanında iyice evcilleşmiş, insanlarla aynı evlerde yaşayan da milyonlarca köpek var, ve zaten bunca tartışmanın konusu da bu evcil köpekler değil, sokaklarda yaşayan köpekler.
Zamanında avcı toplayıcı gruplardan oluşan insanlar gittikçe daha güvenli ortamlarda, şehirlerde ve evlerde yaşamaya başlarken pek çok köpek de insanlarla beraber evlerde yaşamaya başlamış, fakat atalarımızla birlikte yaşayan köpeklerin torunları olan pek çok köpekse bugün hala sokaklarda yaşıyor. Burada önemli bulduğum bir konu şu; sokaklarda yaşayan köpeklerle evlerde insanlarla birlikte yaşayan köpekleri karşılaştırdığımda sokaklarda yaşayan köpeklerin evlerde insanlarla yaşayan türdeşleri kadar iyi bir hayat sürmediklerini düşünüyorum. Dolayısıyla sokaklarda köpek olmalı mı olmamalı mı tartışmasına bence bir de bu açıdan, yani köpeklerin sokaklarda yaşamalarının onlar için de iyi olmadığı açısından yaklaşmalıyız.
Bu konuya tekrar değineceğimi belirterek biraz da gündemdeki tartışmalara yer açmak istiyorum. Bence sadece köpeklerin değil, herhangi bir canlının (yemek ihtiyacı ya da insanlar için kesinlikle gerekli durumlar dışında) insanlar tarafından öldürülmesi her insanın hassasiyet beslemesi ve karşı çıkması gereken bir konu. Fakat bugün vahşi doğaya belli bir mesafeyle yaşadığımız şehirlerde yaşayan köpeklerin bazı insanların ve çocukların ölümüne sebep oldukları da bir gerçek. Hayvanların insani bir bilince sahip olmaması nedeniyle bu konuda sorumlu tutulmaması gerekiyor olabilir, ancak sokaklarda yaşayan köpekler nedeniyle çocuğunu kaybeden bir annenin ya da babanın kaybı ve üzüntüsüyle de gerçek bir empati kurabilmeliyiz diye düşünüyorum. Dolayısıyla köpeklerin neden olduğu ölümlerin sayıca az olması bu konuda bir bahane olmamalı. Her yıl sadece bir çocuk ya da yetişkin bile sokaklarda yaşayan köpekler nedeniyle hayatını kaybediyorsa bence bu çok önemli bir sorundur. Olabildiğince güvenli ve barışçıl bir ortamda yaşamak istediğimizi düşünürsek bir insanın bile hayatının bu kadar ucuz olmaması gerektiğini rahatlıkla söyleyebilirim.
Bunun yanında, yani sokaklarda yaşayan köpekler nedeniyle kaybedilen masum canlarla beraber, daha önce değindiğim, sokaklarda yaşayan köpeklerin hayat şartlarının evlerde yaşayan türdeşlerine nazaran daha kötü olması konusunu da düşününce sokaklarda köpek olmaması gerektiğini savunduğumu açıklamak istiyorum. Bu durumu ben kendim de birebir yaşadığım için daha rahat savunabiliyorum sanırım, çünkü yıllardır belli bir saatten sonra sokak köpekleri nedeniyle dışarıda yürüyüşe bile çıkamamamın yanında işten eve geç döndüğüm dönemlerde de sokak köpekleri nedeniyle hep bir tedirginlik içinde oldum. Bu elbette sokak köpeklerini sevmediğim ya da onların ölmelerini istediğim anlamına gelmiyor. Nasıl ki insan vahşi doğada bir ayıyla karşılaştığında ondan kaçınmayı tercih etmesi daha makulse benim de bazı sokak köpekleriyle olan ilişkim bu şekildeydi. Bu durum elbette bana özel bir fobi olmasının yanında kaybedilen canları düşündüğümüzde gerçek bir problem olarak da görülmelidir.
Toparlamak gerekirse, sokaklarda köpek olmaması, bence hem daha iyi şartlarda yaşamaları gereken köpekler hem de bir yetişkinin ya da çocuğumuzun daha hayatını kaybetmemesi için en mantıklısıdır. Ve asıl gündemimiz de sokaklarda köpek olmalı mı olmamalı mı konusundan çok, sokaklarda yaşayan köpeklerin nasıl en az zararla toplanacağı olmalıdır. Konunun uzmanı olmadığım için nasıl bir yol ya da yöntem gerektiği hakkında kesin bir görüş belirtemiyorum, fakat sahiplenme, kısırlaştırma ve barınaklar vasıtasıyla bu konuların uzmanlarının da görüşleri alınarak bir masum insan canı daha kaybedilmeden köpeklerin sokaklardan toplanabileceğini düşünüyorum.
02.08.2024
Bahar Türkoğlu
2024-08-02T18:51:54+03:00O canlıların aşılama, kısırlaştırma ve rehabilite işlemlerinden sorumlu kişiler belediye ve diğer üst tüzel kişilerdir. Sokaktaki canlıların canlarını, yaşamlarından kopararak bedel ödetmek ne kadar mantıklı? Özne bu kadar açıkken neden sokaktaki canlılar bedel ödüyor? Sonuca bakacak olursak, yetkililer çözüm olarak canlı sağlığını ve canın önemini vurguluyor olsa, her iki canın önemine göre bir politika izleyen bir çözüm önerisiyle gelirdi. Mesela bir vatandaş olarak, canlıların yaşam alanını göz ardı etmeden sokak canlılarının düzenli aşılanması, kısırlaştırılması, sahiplendirilmesi; terk edilen, üzerinde satış yapılan ve zarar gören canlılarla ilgili yeterli yaptırım cezalarının uygulanması çalışmaları yapılması takdirinde durumun çözüleceğini düşünüyorum. Yetkililer de bittabi bunu düşünebilir. Sokakta, dağda, bayırda yaşayan canlıyı alıp bir küçük bakımsız odaya tıkayıp yaşamasını istemek ve bir veterinerin kararıyla ölümüne terk etmek, kusura bakmayın, ne insanlık kaldırır bunu ne akıl, ne kanun, ne de nizam. Acının yanına öfkeyi anlarım ama öfkenin sınırı olduğunu ve sağlıklı şekilde yaşanması gerektiğini de belirtmek isterim. Bu sorun kolaylıkla rehabilite edilecek durumdayken, etik dışı normlar yasası altında çözüm öngörülmez, yukarıdaki uygulama tam anlamıyla böyle...ve bu uygulama, psikososyal çöküşleri de beraberinde getireceği gibi hızlandıracaktır durumu. Velhasıl bu getirilen çözüm, problemler yumağı oluşturmaktan başka bir işe yaramakaycak. Sevgiler.