Yazmaya nereden başlayacağımı bilemedim. Aslında yazacaklarım herkese hitap etmeye debilir ancak yazacaklarım belki içimi rahatlatacaktır, buna inanarak yazıyorum. İnsan bazen bir çıkmaza düşebiliyor, bu çıkmazda çoğu şeyi sorgularken o çıkmaz sokağa yeni bir çıkmaz sokak ekleniyor bazen. Hiç istemediğin ve düşünmediğin şeyleri yaşamak, istemediğin şeyleri kabul etmek ve birçok hatanın en büyük temelini atmanın ilk adımları oluyor bu çıkmazlar.
Çıkmazların en büyük sebeblerinden biri de insanlardan nefret etmekle başlar çünkü insanların yaptığı her şey sizi o çıkmaza bir adımdan daha fazla götürüyor. Konuşmaları, küçümsemeleri, duygularınıza hitap etmeleri ve davranışları da buna dahil olmak üzere hepsi bunu kapsar.
Bu sebeplerin ikincisi de duygulardır. İnsan duygusuna ne kadar fazla hakim olursa onun için iyi olacaktır ama duygu hakimiyetiniz yok ise her küçük değişim hayatınızı ve sizi altüst edecektir; o zaman kaçacak bir yer, sığınacak bir kabuk ararsınız kendinize. Buarda ise kendinizi sorgulamaya başlarsınız, bunun sonunda ise ya duygulularınıza hakim olabileceksiniz ya da aynı şekilde duygularınızın size çizdiği bozuk yolda devam edersiniz.
Asıl şu an bizi rahatız eden konuya değinelim:
İnsanlığın olmadığı bir dönemdeyiz, kimsenin kendini bilmemesi ve insanların ukalaca davranışları, hataları söylemleri ve birçok şey insanı insandan nefret ettirecek hale getirdi, içinde yaşadığımız dünyadaki kötülükler, ölümler insanların artık yok olmasının baki bir yolu olduğunu göstermekte. Bu hatalar ve insanlık dışı hareketler kötülerin dünyasında iyilere cehennem yaşatmaktadır.
İkinci asıl konu da sevgisizliktir, buna değinecek olursak şu şekilde açıklayabiliriz: Her insanın sevgiye ihtiyacı vardır, hatta ve hatta her canlının en büyük ihtiyacıdır sevgi. Sevin, sevilin çünkü hayat kısa, sevdiğiniz ve değer verdiğiniz insanları kırmayın, kaybetmeyin, yanında olun ne olursa olsun deyip yazdıklarımla sizleri yanlız bırakıyorum, sevgilerle…