Tüm bulutları çelikten bir bıçakla çizmişim gibi,

Yalnızca gri; kaldırım grisinden, metaforlara çalanlar

Gözlerimi hep kamaştırmışlardır, bu işin garibi.


Ve müsaadenizle gördüğüm şey,

Fahişelerin saçlarına bağlanmış kitaplar değil

Bir mezarlığın dibi.


Yazdan uzak, sevişilmiş bir mermer,

Eskiden bir insan, şimdi toprak solucanlarını derisine emer.

Gözleri sönmüş, gravürden fırlamışçasına,

ağzı kenetli,


Siz kendini anlatamamak dersiniz

Ben lisansızlık derim.

Ruhumu biraz okşasanız,

Ahiret pazarında seksen günah ederim.


Ah bu gece tırnaklarımı yıkamışım gibi,

Ruhsuz gökdelenlerin musluklarında,

Yarışamadığım,

Beton renkli gözlerle aynı hızda.


Siz ölüm dersiniz,

Ben, El Hajjarah derim.

Belki tortulu bir şarap akmış,

Hükümsüz, soğuk

Hücumlu kadeh üzerinde bacakları iki yana açık,

Yuhanna'dan kaçmakta,

Siz kadın dersiniz,

Ben; yeryüzünü doğuran bir hadsiz.