Terle örtülmüş işçinin emeğinin
karşılığı.
Akşamları eve giden baba
Sabahları henüz gün ağarmadan
Okula giden çocuklarına sevgi toplayıp
Getirememiş yorgunluğundan.
Dikenli tellerle örülmüş düşüncemizin ufku
Kan revan içinde bileklerimiz.
Avcumuzda kuru bir ekmek,
Boğazımızda heves kalmış
Yine de
Mutlu olmayı öğrenmişiz
Anadolu’nun çorak bozkırlarında.
İstanbul’da
Bakır tenli yapraklarla sevişmişiz.
Parasızlığın tadına aşina bir gençlikten geçip
Başka başka tenlerde huzuru,
Huzursuzluğun kekremsi tadını ve
Muhalif şiirler yazmayı öğrenmişiz.
Yurdun en parlak caddelerinde ışıklar sönmüş.
Üstelik yağmur alabildiğine hızlı
Ellerimiz ceplerimizde uzun iç çekişler sonucu
Yürüyerek ve ıslanarak eve varmanın tadını hissetmişiz
Son özgür çağımızda.
Yağmurda kanat çırpan martılardan ilham alarak
Savaşmayı, yenilmeyi, ayağa kalkmayı,
Savaşa devam etmeyi öğrenmişiz
Cumartesinin gri sokaklarında.
Biz seninle;
Dikenli tellere sarmalanan hayallerin,
Kravatlı adamlardan tekme yiyen onurun,
Evsiz onca çocuğun,
Zindanlara gömülen dergi kapaklarının ve
Kömür karası ölümlerin sahibiyiz.
Senin uykun benim uykusuzluğumun sebebi şimdi.
Hürriyet savaşının sahibi sensin.
Pekâlâ;
Yağmurda kanat çırpan bir martının da kanatları
Ağırlaşmakta.
Ağırlaştıkça
Zafer yaklaşmakta.
Hasan Hüseyin Erol
2021-05-04T13:58:48+03:00Teşekkür ederim, sevindim:)
Pınar Sünger
2021-05-04T09:38:12+03:00Severek ve hissederek okuduğum bir şiirdi. Kaleminize kuvvet! :)