Her zerrende hissedersin ölümü. Her zerrende seni bitiren acıların, gözlerindeki yakarışların olur. Yeri gelir öyle acır ki yüreğin, bırak nefes almayı, gözlerini her bir kapatışında yittiğini hisseder, anlarsın. İşte öyle bir zaman dilimindeyim. Damarlarımda akan kanda bile hissettim acıyı. Öyle yandı ki canım, anlamadım...
Ne kadar zalimdi insanlar. Ziyan olan her bir zerrenin, parçanın hesabı sorulmaz mı?
"Ah yapma... Dayanamam daha fazla buna" dedikçe yapıldı, ateşlerde yürüdüm. Sustum, susturdum tüm haykırışlarımı ve sadece gözyaşı döktüm.
Litrelerce dökülen acıların yanışını izledim.
Yetmedi, değiştirmedi hiçbir şeyi; bari o değiştirseydi dedim, olmadı. Defalarca kez öldüm hapsolduğum zamanda ve öldürdüm içimde bir insanı daha. Bu içimde öldürdüğüm kaçıncı kişi, bu içimde kaçıncı sevdiğim insanın ölüşü azizim...
En sevdiğin ağladığında canım yanardı en derinden. Lakin insan kendini böyle öldürür mü, gözyaşlarının bile zerre önemi yok artık.
En sevdiğin, sana çaresizliği her zerrenle tattıran olurmuş. Anladım, birçok kahreden şeyi anladığım gibi bunu da anladım. Bu kaçıncı yitiriliş?
Ah, nefes alamam şu günlerde.
Yaşamak bir zerre.
Tutamadım ellerini yanarken, içimdeki çocuğun. Tutamadım ellerini, her zerremde acının varlığını, yakılışımı hissederken. Tutamadım ellerini yiterken.
Ah lakin, özür dilerim, tutacağım artık ellerinden!
Belki iyi olamam öyle ama savaşmaksa hayat, savaşacağım her bir hücremle.
Umudun kanadına tutunup kesik kesik nefes alan kalbim için savaşacağım. Gözlerimin önünde öldürülen masumiyetin hatırına savaşacağım.
Katledilmiş ben için savaşacağım. Her şeyimi kaybetmiş olsam da kendimi kazanacağım. Kazandığım kendim, her şeyim olacak.