Gerçekten yalnız kalmak istiyor muyuz?

Yalnızlık üstüne çok şey yazılmıştır. Çok şey söylenmiştir. Ama yalnızlık ihtiyacı, yalnızlık isteği bitmiyor. Son zamanlarda karşılaştığımız hemen hemen herkes yalnızlıktan dem vuruyor, yalnız kalma isteğinden bahsediyor. Peki gerçekten de öyle mi? İnsanlar gerçekten de yalnız kalmak istiyor mu?

Günümüzde sosyal medya artık hayatımızın bir parçası oldu. Hatta bağımlılık seviyesine bile geldi diyebiliriz. Birçok insan kullanmış olduğu sosyal medya platformlarında da hep bu yalnızlık isteğinden ve ihtiyacından bahsediyor. Yalnızlık temalı paylaşımlar yapıyorlar. Ve her fırsatta yalnız kalma isteklerini vurguluyorlar. Ancak burada bir çelişki var gibi. İnsanlar hem yalnız kalmak istediklerini söylüyorlar hem de bunun duyulmasını istiyorlar. Kullandıkları tüm sosyal medya platformlarında "yalnızlık gibisi yok", "yaşasın yalnızlık" şeklinde paylaşımlar yapıyor ve bunların beğeni alması için uğraşıyorlar. Ne kadar beğeni alsalar o kadar mutlu oluyorlar. Ne kadar takipçi alsalar o kadar mutlu oluyorlar. Peki bu nasıl bir yalnız kalma isteği. Aslında yalnız kalmak istemiyor ama yalnız kalmak istiyor gibi mi görünüyorlar? Yoksa çağımızda yalnızlık boyut mu değiştirdi. İnsanlar çevresinde kimse olsun istemiyorlar ama iletişim kurmak da istiyorlar. Yani bir yandan fiziki olarak yalnız kalma isteği var ama diğer yandan da bir şekilde iletişim halinde kalmak istiyorlar. Belki böylesi daha rahat hissettiriyordur. Fiziki olarak insanlarla birlikte olmak daha yorucu geliyordur. Birbirlerine tahammül etmek istemiyorlar. Fiziki olarak insanların birbirine tahammül eşiği daha düşük oluyor. Ama sosyal medya üzerinden olunca bir sorumluluğu yok, istediğin zaman da iletişimi koparabildiğin için bunu tercih ediyorlar. Yani aslında insanlar artık birbirini görmeye tahammül edemiyorlar ama tamamen de yalnız kalmak istemiyorlar. Ve burada da imdada sosyal medya yetişiyor. Yani yalnız kalmak istiyor ama aslında yalnız da kalmıyorlar. Sadece birbirlerine tahammül eşiği azalmış oluyor.