Tanyeri ağarırken aklındaki düşüncelerle uyandı kadın. Ufka daldı ve zihnini özgür bıraktı; aktı gitti; Yürü.. yürü… yürü.. geldiğin yer, geçtiğin yol aynı. Döner durursun bazen. Spiralizm dedi kadın, bunun adı spiralizm olmalı. İçten dışa mı olacak yolculuk dıştan içe mi diye düşündü. Benliğine doğru mu; giderek kendinden koparak mı? Kimisi için öyle, kimisi için böyle sanırım. Bazen hızlanırsın kaçarsın ya da ararsın kendini ama her halükarda döner durursun işte. Gittiğin yer bilinmez geçtiğin yol aynı. Yürüdüğün yol seni tatmin ediyor mu sen ona bak. Yoksa uyuşturdun mu kendini bu döngüde? Peki ya spiralin boşluğunda süzülen ruhlar? Onlar neresinde bu işin diye düşündü. Hımm daha şanslı olduklarına karar verdi dışa doğru yürüyüp kaybolanlara göre. Tüm bunlar zihninde dolanırken güneş yükseliyor şehir uyanıyordu. Telaş başladı. Uyuşmuş bedenler otomatik olarak yola koyuldu. Bir melodi mırıldanabilenlerin hala şansı vardı. Spiralin en dış katmanı sıradandı; herkese açık. Elbette üç boyutlu dedi kadın. Belki de aynı yolda olup ya da görünüp farklı katmanda yer alıyordu insanlar. O zaman aşağı yukarı olan sarmalın yana doğru derinliği var sanırım böyle imgelenebilir. Zihnindeki kılçıklı spirali yansıtabilmeyi amaçlıyordu. O zaman her katman herkese açık değil. Elbette öyle. İşte yolda deneyimlerimizi farklılaştıran şey tam da bu. Ta taaam eğer derinlikteki seviyenle spiraldeki yerin uyuşmazsa geçmiş olsun! Cesaretliysen boşluğa dalarsın, süzülürsün eğer şanslıysan ait olduğun noktaya kavuşursun. Kadın yüzüne çalan güneşin tadını çıkarırken martılar bir türkü tutturmuşlar günü selamlıyordu. Herkes öyle ya da böyle yoluna koyulmuş sarmal sonsuzluğa uzanıyordu. Yolculara bol şans! Diye iç geçirdi, iki esneme arasında. Acelesi olmayan bir adam gördü sakince yürüyor sanki tanıklık ediyordu uyanışa martılar gibi. İkide bir durup hafif öne doğru eğilen belini doğrultup bakınıyordu. Anlaşılan bu sabahki döngüsü sıcak ekmek alıp eve dönerek tamamlanacaktı. Birden gece gördüğü rüya aklına geldi kadının. Okyanusun derinliklerinde öylesine özgür yüzüyordu oraya ait bi canlı gibi. Rüyasında gerçekte yapamadığı bir şeyi yaptığını görünce rüya sırasında şaşırdığını hatırladı. Bazen öyledir ya, yapamadıklarımızı yaparız arzuladığımız bir yerde oluruz. Sanırım bu katmandaki derinliğin yansıması. Belki de insanların çok mutlu olduklarında ya da inanılmaz bir şey yaşadıklarında “rüyada gibiyim” sözü de buradan geliyordur diye düşünürken yeniden uykuya daldı. Belki bu sefer rüyasını yaşayacaktı..