Kahveyi sade içmeyi denediğim ilk günü hatırlıyorum da, insan buna nasıl alışır ve nasıl bu kadar sevebilir diye sormuştum kendi kendime.

Başlarda zorlansam da ben de kahveyi sade içebiliyorum artık ve tadı şekerli kahve kadar normal geliyor, fakat kahveyi çok sevdiğim hâlâ söylenemez.

Demem o ki alışması en acı şeylere de alışıyor insan, "insan" unutan ve alışan demek..

Peki alışınca tüm süreç sona mı eriyor?

Hayır, alıştığım her şey bir parça hüzün işliyor ruhuma, dönüp ardıma bakınca acıtıyor biraz, düşündürüyor, gözlerimi nemlendiriyor, yağmur bulutu gibiyim, bir başka Bulut'un çarpmasıyla tuttuğum tüm hüzün damlalarını bırakacakmışım gibime geliyor. Bir başka bulut demişken yalnız olmamak gerek bunun için.

Şimdi düşünüyorum da gökyüzünde de yıllardır bir başka Bulut'un çarpmadığı, içinde yağmurlarını biriktirmekten patlamak üzere olan bulutlar var mıdır?

Biz insanlarda da olduğu gibi...

Yağmurun yağmasına Hüsnü talil yapasım tutmuş, mutluluktan yahut acıdan boşalan gözyaşları..