Bir düşüncemin atar damarı attı mıydı, bizi Borča’ya ulaştırmak için çaba sarfeden, endişeye kapılan ve bir türlü yolu bulamamanın can sıkıntısını kucaklayan Sırplı Veljko’ya dönüşürüm!..
Kuzey Makedonya’ya bağlı Kumanova şehri yolu üzerindeyken kiliseler, minareler ve dahi sayfiyeler film şeridi gibi gözlerimden akıp geçiyordu.
Ki yanlış yola sapmanın uğultusu yükselirken beni hiç mi hiç rahatsız etmemişti.
Minareleri görünce ‘beş yüz elli yaşında doğu çınarı’ (Platanus orientalis) ağacını hatırlamıştım.
Lakin Üsküp batan bir güneş gibi ardımda kaldığında, henüz insanlardan nefret etmiyordum.
O an mirim Ali Furkan Alıcı’nın ‘Kaçınış’ şiirindeki iki mısrayı özümsüyorum
Demişti ki Ali: “Değeri bir fil hortumunda köprü biliyorum,
imkansızlığını bile bile bir tam'a koşuyorum.”
Veljko, yanlış yollara sapsa dahi endişesini ve can sıkıntısını örtbas etmek için attığı kahkahaları ve Ali’nin bu mısralarını sansasyonel buluyorum.
Zira ben her sabah Borča’dan Belgrad’a giderken bir köprü biliyorum.
Ve altında beni duymasının imkansızlığını bile bile Tuna Nehri’ne Osman Paşa’nın ismini fısıldıyorum.
Şiir’deki mısraları hayatımla izafi bulurken,
İşte Şiir’i niçin seviyorum anlıyorum.
Başıma gelecekleri ve usul usul çarmıha gerilişimin hareketliliğini seziyorum.
Şimdilerde Karaburma’da eski bir otel odasında camın eşiğinde sigara içerken, külfetle cama yansıyan ben’i görürüm: Çaba sarfeden, endişeye kapılan, can sıkıntısını kucaklayan.
Kandırılmıştım. Daha sonra düşüncemin atar damarı zihnimde nasıl bir neticeye vardığını, dünya üzerinde geçirdiğim tüm zamanlardan nasıl da tiksinti duyduğumu, dahası bedenime nasıl zuhur ettiğini görmeliydiniz.
O halde iken ağaçlar kadar soysal, bir o kadar yalnız kalırım. Her zaman olduğu gibi yine bir fotoğraf çekiyor ve bir şeyler yazabilmek için direniyorum.
Emre Topaloğlu
2024-11-08T21:56:19+03:00🙏🏼
poetae pactum
2024-11-08T18:20:17+03:00biz sürekli imkansızlığını bile bile bir tam'a koşarız, ve "o halde iken ağaçlar kadar soysal, bir o kadar yalnız kalırız"