Işıklar söndü.
Kapalı gözlerinin, kilitlenmiş dudaklarının üzerinden
bir ay yükseldi odanın içine
şavkı sadece yüzüne vuran.
Bir ay yükseldi ve çakılı kaldı
saçlarının bir parmak üzerinde.
Sustuklarımızı tekrar ettik her gece,
uzanıp yatağa
alıp ellerimizi boynumuzun sıcaklığına
uyuyor numarası yaptık geceye
sustuklarımızı tekrar ede ede…
Dışarda fırtına var.
Ağaçların yaprakları doluyor
korkulukların açık yerlerine.
Yırtılmış sinekliklerden soğuk hava doluyor içeriye.
Yaprakların rüzgârın eşliğinde
dağınık savruluşunu düşünüyorum
“uçuk renkli deneyimlerin yaslı toplantı”larından*
arda kalan bilgilerin soğukluğuyla.
Soğutulmuş bilgilerin pencerelerinden
itibarsızlaştırılmış deneyimlerin gölgesinden
boşa gitmiş cesaretlerin ezikliğinden söz açıyoruz kendimize.
Her birinin altı suskunluğumuzla bir kez daha çiziliyor, bir kez daha
tekrar ediyor kendi kendine.
İnandıklarımız kalıyor
uyku dolu gözlerimize.
İnanıp, eyleyemediklerimiz.
Işıklar söndü.
Gecenin ağırlığı çöktü beynimize.
Muhtemel yenilgilerin,
tırpanlanamayan hırsların,
bilenemeyen geleceğin pençesi
yırttı yüreklerimizi.
Işıklar söndü.
Fırtına dindi.
Suskunluk sustu ve
sen uykuya daldın.
*: Füruğ Ferruhzad
Zeynep
2022-12-10T11:07:00+03:00Kaleminize sağlık 🙏🏻💫