Kuytu köşelerde duruyorum
Yürümeden.
Zaten artık yürürsem iz bırakmadan yürüyeceğim.
Neden mi?
Çünkü daha önce yürürken bıraktığım izlerin, şimdi hesabı soruluyor sanki.
Cevap veremiyorum...
Laf cambazlığında iyi sanardım kendimi. Artık art arda üç-beş cümle bile kuramıyorum.
Konuşmalarımın hesabı sorulurdu hep, şimdi susmamda sebep arıyorlar.
Konuşmamı bekliyorlar, ben susuyorum.
Sustukça yalnızlaşıyorum.
Ne istediklerini anlayamıyorum.
Peki ben ne istiyorum? Bilmiyorum.
Susmak, bir şeylere cevap vermek belki ya da cevabını bilmediğin soruyu cevapsız, bilinmezliğe bırakmak.
Ben hangisini yapıyorum?
Konuşmak itiraz yönünde çabalamaksa ben susarak, olan tüm olaylara razı olduğumu mu gösteriyorum?
Bilmiyorum.
Sadece susuyorum.
Şu ana kadar tüm çabalarımın boşluğa sürüklenişi izlemiş biriyim ben. Belki de bu yüzden susuyorum.
Bir amaç uğruna hedefe varırken tırnaklarınla kazımak gerekir ya. Ben kazıdım evet! Fakat hedefe varamadım.
Olduğum yerde tırnaklarımın acısıyla kaldım.