Hani olur ya geçerken ıssız bir yerden

Görürsün bir gecekondu

Etrafındaki çitleri sarmıştır kahkaha çiçeği sarmaşıkları

Ve ne ironiktir

Evin babası ayyaştır

Huzursuzluk balkabağı çorbasının kekremiş tadı gibi arşınlamıştır evdeki atmosferi

Mutfağı kurabiye değil rutubet kokuyordur


Ben o kahkaha sarmaşıkları arasında

Henüz yaşarken gömülmüş

Bir kimseyim huzursuz

Kalbimin dört ufak odacığı bile etkileniyor bundan

Odaların istenmeyen sakinleri sert sert çarpıyor kapıları

Ve var olmayan ruhuma ilmek ilmek

İşliyorlar yaş almanın kırışıklarını


En az burçlar kadar gerçekliksizdi sözleri

Ve en az o gecekonduda

Teyzelerin döktüğü kurşun kadar etkisizdi sezgileri

Nereye kadar yaşanır belkilere dayanarak ve

Belki sözcüğü ne kadar eder insanı tatmin

Hiçe yakın, hiçten fazla, tatminden az


Pek çok insanın çok genç diyeceği yaşıma rağmen

Bir beyaz tel gördüm saçlarımın arasında geçen

Ve içinde çarpan kalp durmak üzereyken

Gözlerimin önünde çırpınıyordu artık ölmek üzereyken

Zaman kum saatinin en ince noktasından

Tane tane dökülüyor

Tutamıyorsun zamanı

Seni beklemiyor ve beklemeyecek


O yüzden vasiyetimdir

Beni ölümümle değiştirmesinler

Tabutumun etrafına kahkaha çiçekleri diksinler