kendime ramak kala es geçtiğim dağlardan buzullar kadar soğuk insan:
sen miydin ürperdiğim kuşların ahınca güruhlaşan
bağıran sesler kadar gür ve yalan
yüzümün yanık derisiyle beni anne kucağına bırakan
kuru tahtalar üzerinde bakışarak yükseldiğim sevinç
yağmurları bekliyorum nuhca, bir çivim eksik
tahtalara vura vura neler inşa edeceğiz, bil
tufanları bir ben gözlüyorum bir de Nuh
- gemi iki kişilik.
bakma taşlandığımıza
taşların çeteresini ben tutuyorum
ellerimle dikiyorum meşe ağaçlarını.
bu kaba ve urgan ellerimle
ben sorumlu tutuldum
taşlardan ve ağaçlardan
ve yağmurlardan, Nuh ile.