Takvim yapraklarını gözyaşlarımla suluyorum.Yapraklar azaldıkça gözyaşım artıyor.Takvim yaprakları gibi geçiyor hayat. Ve hızlıca koparılan takvim yaprağı gibiyim ben,öyle biçareyim.Buruşturulup kenara atılıyorum, hem buruşuğum hem ıslağım. Kurusam dahi eski hâlime dönemeyeceğim, buruş buruş olacağım.Sahi, ne zaman kupkuru tertemiz bir kâğıt parçası olabilirim? Ya da mümkün müdür temizlenmek? Temizlenebilir miyim Tanrım, tuzlu gözyaşlarımın ıslattığı kâğıtları bir gün biri öper mi? Peki, tuzlu gözyaşlarımın yıkadığı bedenimi biri okşayabilir mi iğrenmeden? Kalbimin yarası, her bir gözyaşı damlamla sızlıyor.Birisi o yaraya pansuman yapabilir mi? Bir gün elin oğlu beni de sever mi? Yoksa layık değil miyim sevgi kırıntısına?
2 Haziran 2024