Hicrana boyandı gönül duvarım.

Şiir değil, şarkı değil

Bu, benim âh-u zârım...


Vuslata gebe geceler düşük yaptı.

Vuslat, yarım kalan bir heyula,

Ağır aksak yürüyor, gülüyorum

Ceninlerle dolu bir bozkırda...


Fıtratım, omzumda bir hamal sepeti,

Yüklendim esareti,

Yükümü indirmek için

Müsait bir mezar arıyorum...


Yaklaşıyor vakit, ey bendeki ben!

Hadi! Tek kadehle maziyi yâd edelim.

Âtiden haber getirenleri vurmuşlar,

Eskiye, daha eskiye gidelim...

O büyük meydanda, ateşler yanardı,

Çıngıraklar çalardı çadırlarda çingeneler,

Batmazdı gözüme bu betonarme dünya

Renksiz, düzensiz değildi şuradaki evler.


Şimdi ise

Çarpık kentlerin sokaklarında hüzün var,

Denizlerin çarşaflığında endişe

Ve bir de dağların şakaklarında ölüm.


Seç,

Beğen,

Al!

Beni bu dertle kundaklayan dışında

Herkes burada:

Hüzün, endişe ve ölüm.


09.03.2016-2015