İnce bir su sesiyle kaynıyor başım.
Elim kolum sarılmış gövdeme.
Bir el sıkıyorum ısınmıyor güzelimsi.
Dağılıp geçen kalabalığa bakıyorum,
heykellere benziyorlar.
Sokağa çıkmıyorum da
Kalabalıktan çıkıp çıkıp sokaklara bağırıyorlar:
"Heykellere benziyoruz!"
Düşünüyorum da tanışma faslı,
duyulmamış olmalı!
Ne mevsimler ne mekanlar
sunmuyor çığlığını yeryüzünün.
Ben gökyüzünden kuşlara imrenerek,
sizi herhalde tanıyamamışım.
Cüceler görüyorum, devlere kükrüyor.
O dev bu dev derken
boyun eğmeler
alışılagelmiş oluyor.
Başa kadar yorgunluğuma neden arıyorum.
Ceplerimi karıştırıyorum,
bulacağım bir karış boşluk olsa da.
Düşünüyorum da yeniden doğuş aşkla yaşanmış olmalı.
Öyle değilse bu kadar aranmamalıydı aşk.
Aşk da kaçarmış bitap halinden,
insan soyunun.
Ne bir istek var ne de tutkuluyum başkalarına.
Yonttuğum umut kararıp batıyor,
yanı sıra
hoş gelişler, güle güleler
karmakarışık sokaklarda.
Bakmayın merhaba demelerime,
(ben)sizi herhalde tanıyamamışım.
Kayalarla ve sularla tanışıyorum,
ufkumdaki nadir ışık:
gelişlerimin-gidişlerimin muamma olduğu.
Ve asi hürriyetimi tadıyorum,
yaşayarak.
Ne derinlikteyse bir sorgu örtüyorum üstüme.
Avuçlarımı sıkıp da uykulara karışıyorum.
Melulüm, halim halim tanınıyorum size.
Gülmeyin,
halim halim tanıyorsunuz beni.
(ben)sizi herhalde tanıyamamışım.
2016