Sen uyuyana kadar saçlarının arasında gezinsin diye yarattı Tanrı bu elleri.

Şimdi sen yoksun.

Ellerime bakar dururum

Durur bakarım bir bilsem

Bu ellerle şimdi ne yapacağım.


Şimdi sen yoksun.

Bense sokak parkelerinin basmadığın çizgilerinin üstünde söndürdüğün bi’ sigarayım.

Buyum işte, bu kadarım ben

Bu yüzden Tanrı’nın yüzünden uzağım.

Senin inanç sistemlerinde

Ben baştan aşağı günahım,

Günahkarım.


Seni sevdiğimden mütevellit 

Kötü bir insan olma yolunda emin adımlar atıyorum.

Oysa sevgi güzelleştirmez miydi

Sen ondan güzelsin

Ben ondan çirkinim demek ki.

Ondan kötüyüm, sevilmediğimden.

Sevilmediğimden atıyorum sizi bir bir

Duvarlarımın içinden.


Güneşin soldurduğu kırmızı bir koltukta

Seninle var olduk, anılarla.

Etrafı duvarlarla kaplı avluları severim demiştim,

Bana katılmıştın, montuna sarılırken

Buruk gülümsemiştin, mutluyuz sanırken.

Seni götüreceğim çok yer vardı,

Çoğunu şimdilerde hatırlayamıyorum bile.

Bilmezdim o zaman,

Ayrılık o yerlerden yakınmış ikimize.


Bu senin için yazdığım son şiirdi.

Çekmecedeki tasımı tarağımı toparladım.

Yatağına serili pembe nevresimlerini katladım.

Beyaz güneşliklerini çektim, odanın yüzünü kararttım.

Çıkıyorum, sen de bakma ardımdan.

İkimize ayrılan sürenin sonu.

Gidiyorum, iki kişilik yalnızlığımızdan.