''Bu orduyu yenebilecek bir güç var mı dünyada?'' diye seslendi yüce Kral. Meydanda toplanan halk ve askerler hep bir ağızdan Kral'ı desteklercesine anlamsızca bağırdılar. Bağırdılar ve altınları alıp evlerine geri döndüler. Halk bugün de aç kalmamıştı. Askerler ise savaştan önce alem peşindeydi. Çıkılacak yol uzun ve geri dönüşü belli olmayan bir yoldu. Kral ise halkı kandırmasına rağmen kendini kandıramamıştı. Yola çıkacak, dövüşemeden ölecek ve naaşı kendi topraklarına gelemeden parçalara ayrılacaktı. Efsanelere inanan halkın tersine bilinçli bir şekilde hareket eden Kral sadece kendi canının derdindeydi. Savaş meydanında en önde olmak her zaman en büyük riskti. Ok yağmurunda hayatta kalması imkânsız gibi bir şeydi. Hem son yıllarda yaptırdığı çelik kalkanlar o kadar da sağlam değildi. Bunları düşünürken yumuşak, kadife dokulu yatağında uyudu. Sabah kalktı, yüzüne su çarptı. Oğlunu tahta oturttu ve devrilmemesi için yanlarına yastık koydu. Bir yaşındaki çocuk tahttan hemen inip annesine koşana kadar da olsa kral oydu. Ordusunun önüne geçti ve günlerce süren yolculuğun ardından kutsal topraklardaydı. Savaşmak için niye kutsal topraklardaydı? Kral burada kimle savaşacaktı? Kral kutsal topraklarda bir gece askerleriyle dinlendi ve şehir merkezine girdi. Hiçbir direniş olmadan şehri aldı. Fazla kolay olmuştu. Oysaki Tanrı'nın şehriyle savaşmanın bu kadar kolay olabileceğini düşünmemişti. Kral buraya ölen dört oğlu, üç kızı için gelmişti. Sevdiği kadının ellerinde ölmesinden dolayı gelmişti. Kral buraya Tanrı'yla savaşmaya gelmişti. Sanırım Tanrı'yı yenmişti. Onun şehrine girmiş, talan etmiş ve ele geçirmişti. Bu büyük bir zaferdi. Yenilemez denileni yenmişti. Tanrı'nın sarayında güzel bir ziyafet çekti, şehirden bulduğu kölelerle sevişti ve kendini Tanrı ilan etti. Haberler hızla yayıldı. Kral rahattı, Tanrı'ydı ve şehrinin başındaydı. Eski Tanrı'nın askerleri ise gecikmedi. Onlarca milletten asker savaşa gelmişti. Kral yenildi. Çünkü o, Tanrı değildi. Ölmedi, günlerce işkence gördü, gerçek Tanrı'nın kim olduğu öğretilmeye çalışıldı. Kral bağırdı, ''Ben Tanrı'ya değil onun olduğunu savunan cahillere yenildim. Şu an bir insana değil bir krala işkence ediyorsunuz. Tanrı'nın askerleri varsa benim de askerlerim var.'' dedi. Oysa hiç askeri yoktu. Dediğim gibi o, Tanrı değil bir insandı. Tanrı'sını, askerlerini, şehirlerini ve hayatını kaybetti. Tanrı, insanlığın hepsini yine yenmişti.