Bir korkudan sıçrayıp,

Sana geldim.

Delik kovasından

Hoş geldiniz paspasına döküldüm

Gündelikçinin.

Ellerim çamaşır suyu

Ayaklarım buruş buruş

Dudaklarım yanık

Senin izlerini silemediyse ellerimden

Çamaşır suyuna da yazık.

Ayaklarının yanında yaşlanıp buruşmak varken

Bir leğen suda buruştuysa

Ayaklarıma da...

Ve yine yazık!

Yemeğin tuzuna bakarken

Azıcık ateşte yanan

Dudaklarıma da...


Bir bayram öncesi temizliğiyim yuvanda

Telaş, acele kıpır kıpır içim senin yanında

Biraz yorgun ama huzurlu

Mentollü bir şampuanın göz yakması gibi bir şeyken

Sana bakmak

Tek kelime bilmiyorum

Seninle göz göze gelememeyi anlatacak.


Bir işçinin akşam çayıyım.

Bir çocuğun pazar banyosu.

Bir bayram sabahı tabancası,

Yatak başı ayakkabısı.

Bir yaprağım savrulan rüzgarında.

Ve kahve telveleriyim,

Sonunu döktüğün fincanında.

Saksısına sığmayan bir çiçeğim,

Yapraklarımı ellerinle yıka.


Teki kaybolan çoraplar ordusunda

Bir yarayım topuğundan yırtılan.

Üşüyorum yokluğunun kansızlığında.

Kalbimi mandallayıp

Astım balkonuna.

Kurumak değil niyetim yanmak

Bir buz yanığı değil lakin isteğim

Seninle alev almak.


-bir korkudan sıçrayıp senden gidiyorum.