Birazdan silinir yüzün en acıklı camından, trenin.
Bense sapsarı bir yaprağım, köklerime ölüm doğan.
Daraltsın boynumu bir halatla, zihnimin derinliklerinden; uzatıp veznimi.
Sür beni bir gece yarısı
Süregelen tüm göçleriyle kalbinin
Daralıp yanayım aklarında pişmanlığın
Erişilmez bir örtüyle kaplandım
Sarsın etrafımı bir çember gibi merhamet
Şehvetim yok ama şefkatim var benim
Kinimi savurup doğursam geceleri
Yanarken ucu gökte şaha kalkan kalemim
Birikip birikip savrulan bir toz yumağıyken zaman
Kimsesiz kalmış tarihlere de açılmalı bir mezar yeri
Saçlarına ak düşerse, doğrult bana kızıl oklarını.
soğuğu, kurutmuş boğazını eskimeyen bir yüzün
Parçalanmış ellerin sanki değmemiş hiç hüzün
İnancın dik, duruşun yıkılmasın; mabedin
Denizaşırı tüfekten bir kurşun
Bir güvercinle avlanır kalbin.
Duru bir su ise gözlerin
Alışırım yine şiire ve aşka
Dokun
Dökül
Havzama
Ne de olsa
Yine yazılır
Ve yine eskir
Tenha odalarda şiir