Ait hissetmiyorum.
Ne bir insana, ne bir eve, ne bir sevgiye...
İlk defa gideceğim o yerde mutlu hissedeceğim hissi var. O yolda, başımı cama yasladığım an huzuru bulacağıma olan inancım yaşatıyor beni. Hep yanlış yer, yanlış insan, yanlış aşk, gülüş, göz kırpış, belki diz çöküş, boyun eğiş, yola çıkış...
Yenilgiyi seviş...
Bir gün o vagonda başımı cama yasladığımda tüm bu yanlışlara, içine ettiğiniz hayallerime, kaybetmekte olduğum umuduma minnet duyacağım. Bana gitme cesareti veren hepinize, tüm yanlışlarıma borçlu hissedeceğim.
Hayatıma en sevdiğim şiirin ne olduğunubilmeyen insanlar aldığım için kendime teşekkür edeceğim . Eğer bilseydiniz, bunu bildiğiniz için gitmek konusunda kendimle savaşırdım. Bildiğiniz için minnet duyardım.
Bilmiyorsunuz.
Hangi dizelere vurulduğumu
Bilmeyin
Bilseydiniz kilitli kalırdı kapılarım, çıkıp gidemezdim sizden.
Kaybettiğim iyi niyetimin suçlusu asla ben olamam, Tanrı beni bununla suçlayamaz.
Yoluma dizilen taşları nasıl zevkle döşediğinizi göstereceğim ona. Belki takılıp düştüğümün farkında değildiniz ama en sevdiğim şiirin ne olduğunu bilmediğiniz için o sizi affetmeyecek.
Başımı omzunuza yasladığımda ne zaman gözümü kapatsam boşluğa savrulduğum anaklıma yine, zaten, hangi mısraları sevdiğimi bilmediğiniz gelecek.
Her gidişimde aynayı sadece bana tutuşunuz.
Her gidişimde bir dize bıraktım size.
Her dizede bir parçam.
Ve bitti dizeler.
Şiir kısaydı zaten.