Sol elimin avuç içindeki görece yatay iki çizgiyi kesen doğrunun götürdüğü yanlış bir ufalma biçimini yazıyorum kuzgun görünümlü şiirlerin içine. Dolap döndükçe nalı karıncalanan bir rivayet nakşediyorum. Oysa dinmezdim, oysa dönmezdim o sonunun ormana asla varmayacağını bildiğim kılcal teselli patikasına.
Göz çukurlarında üstel doyumsuzluklar biriktiren o kalabalığın ruhsuz maskesinin altındaki çelişkileri okumayı bıraktım. Noktasız ünleme tek taraftan bakınca balon sanan kurgulanmış kırgınlığın sıfatına dökülmeyi bıraktım. Hangi ruh, hangi canavar, neden bir ve ufkuma hakim olmaya çalışan kelepçeye kelam etmeyi bıraktım. Demirler dövdü o, trompete; ona fırtına üleşmiş; onun vaadi kuru selam ve basınçlı panolara seni çizmeyi bıraktım. Oysa dinmezdim.