Gökyüzünü balçıkla sıvadım bugün

Yüreğime kazımak için mavinin binbir tonuyla bezenmiş huzur buketleri... 

Uğradığım her limandan güverteme bir parça sabır ekledim

Ve geride bıraktığım her limanın el sallarken çıkardığı o hüzünlü sesi dinledim. 

Tüm yolculuklarımda yalnızdım 

Ve ben yalnızlığımı bile kendime ait hissetmedim.

En ücra köylerin boyasız evlerinde aradığım o mutluluk, 

Kayıtsız kalamadım köylülerin dertlerine de omuzlarıma yük üstüne yük bindirdim. 

Ceplerimi yoklamaya karar verdiğim o akşamüstü, 

Birkaç parça hayal kırıklığı ve rehberinde tek bir kayıt bulunmayan telefonumla yüzleştim.

Geçmişim karanlık, yarınlarımdan iz yok

Hiç değilse bugünü geçiştirmeye gayret ettim.

Bir şehir uzaktan, tüm ihtişamıyla bana göz kırparken 

Duyduğum tüm utanç duygularımın arkasına gizlenmeyi tercih ettim.

Nefesimin kesilmeye başladığı o dar vakitlerde

Boynuma dolanmış yargı urganını hissettim.

Kendimle konuşurken bile kendimi dinleyemedim

Kaçarak, gizlenerek ömür tüketilmezmiş; tecrübe ettim.

Dağınık kelimelerle özensiz yazılmış ve işi bitince buruşturulup atılmış bir dosya kâğıdıydım ben

Oysa bana sorsalar daha sonra temize geçilecek yazının ta kendisi olmak isterdim. 

İsterdim gönül karargâhımı yönlendiren bir lider, 

Odayı dolduran ışık gibi içimi doldursun neşe

Gam ve kederden arınmış tek bir zerrem kalsaydı eğer. 

Ürkekliğim, pedalı ilk kez döndürülen bir bisiklet kadar taze

Ve üzerinde oturan çocuk kadar kaygısız olsam yeter. 

Yol kenarına yapılmış bir çeşmenin yalnızlığına imrendim, 

Yok, yok belki de umursamazlığıydı imrendiğim çeşmenin

Ve eğer şu buz gibi sudan hızlı akan bir şey varsa eğer

O da gençliğimdir, bilin istedim.

Doymadım gençliğimin cesur tebessümler içeren heyecanları, 

Genç yaşımda yaşlanmayı ben seçmedim.

Çay bardağındaki şekerden hızlı eriyen şu onurlu ömrümü

Umutlarımın katilini kovalamakla tüketmedim. 

Tüm gücümle sımsıkı sarıldım

zihnime. 

O kadar sıktım ki incindi düşüncelerim

Bedenimi ele geçiren kötü kalplilerin düşüncelerime kelepçe vurmasına izin veremezdim. 

İşçilerin dört çayını beklediğinden daha büyük yorgunluklarla

En karamsar gecelerimde oturup sabah olmasını bekledim. 

Ve her sabah yeniden kalkıp hayatı şehrin en yaşlı dilencisinin camsız gözlüklerinden izledim. 

Kalbime bir yağmur bulutu beklentisi yüklenmiş bugün

Oysa bir toz bulutudur benim kalbim.