Yanan bir şehir görüyorum
Kimliğimin bağdaşmadığı
O gelecekte
Gündüz kadar aydınlık belki de
Görülmemiş olanı,
Bilinmeyeni işittiğini sanıyorsun
Adımların karanlığı yarıp
Geçiyor sokaklar boyu.
Kaçışan insanların,
Dört bir yana savrulmasının sebebini
Anlamaya çalışıyor yaşlı gözlerin
Neden ağladığını çözmelisin
Hiç umut yok, zavallılar
Herkes bir şeyin onları çağırdığını söylüyor
Herkes gitti şimdi
Kandıklarımız, kanadıklarımıza büründüğünde
Gerçekler sadece bana kalacak
Köz gibi basacağım onu
Kalbimin derinliğine
Senin dinginliğine kavuşacağım günü
Gözlerinin esenli bir rüzgâr gibi
Beni saracağını,
Bitmeyen karanlığını ve mağrur sesini bekleyeceğim
O büyülü kuyu gibi
Taş batıracağım çağrına belki
Ama o bana seslenmedi ki hiç
Ben varla yok arası olmayı bırakıp
gideyim!