İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından
Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
Şu aranıp duran korkak ellerimi tut
Bu evleri atla bu evleri de bunları da
Göğe bakalım
.
Falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım
İnecek var deriz otobüs durur ineriz
Bu karanlık böyle iyi afferin Tanrıya
Herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum
Hırsızlar polisler açlar toklar uyusun
Herkes uyusun
Bir seni uyutmam bir de ben uyumam
Herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım
Nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda
Beni bırak, göğe bakalım
.
Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım
Tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum
Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi
Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor
Seni aldım bu sunturlu yere getirdim
Sayısız penceren vardı bir bir kapattım
Bana dönesin diye bir bir kapattım
Şimdi otobüs gelir biner gideriz
Dönmeyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
Bir ellerin bir ellerim yeter belliyelim yetsin
Seni aldım bana ayırdım
Durma, kendini hatırlat,
Durma, kendini hatırlat,
Durma, göğe bakalım!
.
.
Kalan ömrün boyunca tek şiir okuma hakkın var deseler; hiç düşünmeden seçeceğim, ezberimde kalan tek şiir, gözbebeğim Göğe Bakma Durağım.
.
Ben bu şiirle öğrendim göğe bakmanın ne demek olduğunu; yalnızca uçak geçerken değil, tüm güzelliklerini görmek için gökkubbenin, içinde kaybolabilmek, hatta kendini bulabilmek için, tüm dertlerini anlatıp, deva bulabilmek için, sevdiğinin suretini görmek için mesela, onunla iki kelam edebilmek için göğe bakmalı insan.
.
Ayriyeten benim de tüm şiirlerim göğe bakma hayâliyle yazılmıştır. Buradan bana bu inancı aşılayan büyük insana, göklere, Turgut Uyar'a selâm olsun.
.
Beni bırak, göğe bakalım!