Şimdi sen; sesten ve renkten uzaktasın.
Adımların ve karanlık aynalar
rüyalarının ıssız koridorlarında.
Yine de sen; o kadar güzel ve canlısın ki
sanki dünya sende atıyor yorgunluğunu.
Ve göğsünde oturup şarkılar söylüyor
İşte o turuncu ruh kuşu:
"Yalnızlığı bile alıp sanki mavisinden denizin
Ve geceyi katıp bir Akdeniz rüzgarına
Gözlerinin ardından, bir çocuk masalından
Dupduru bir dünya getiriyorum sana.
Sokaklarının süpürülmüş sessizliği bu şehrin
Ve ne geliyorsa aklına ümitsizlik adına
Unutup, yeni uyanmış bir akasya yaprağından
Yemyeşil bir umut getiriyorum sana.
Bir hayal sanki kirden ve karanlıktan arı
Ve temiz gözleri bakıp neşeyle yarına.
Sustuğundan başka, gözyaşından başka
Bildiğinden başka bir ben getiriyorum sana."
Şimdi ben; sesten ve renkten uzaktayım
Ama yine de duyuyorum sana dair olan her şeyi:
Sesini, gözlerini,
Yaşamaya dair çocuksu umudunu
Ve görüyorsun işte:
göğsündeki o turuncu ruh kuşunu