Heyhat, döndü mü şimdi, koca dünya tersine?
Nerde o dingin yıkım, ne bu yabancı
sükun?
Orta Doğu'da kanlı, bilek güreşleriniz
Nerede hani suda petrol savaşlarınız
Muhtaç halkın yurdunda altın arayışınız
Şimdi herkes düştü mü canlarının derdine?
Dünya'nın intikamı ki bir zamanlar coşkun;
Şimdi sessiz, yaşlanmış, bitap düşmüş bu yüce;
Tutsak dünya usulca hakim oldu herkese
Sen sus, dedi fazlaca öten her kaba sese
Bilinmez bu insanın doğayla şu derdi ne?
İki gün esir kaldık, doğdu dünya en baştan
Soluduğu havaya şaşıp haykırdı kuşlar
Gözünü pussuz güne açtı türlü çiçekler
Baktı penceresinden hayran hayran insanlar
Aklanır mı ki insan, der mi, ne yaptık biz ne?
Bakar mı ardındaki yıkık dünyaya yorgun?
Yaşar mı katletmeden, sevgiyi köreltmeden
Gülleri soldurmadan, bülbülü öldürmeden
Mehtabı kızdırmadan, güneşi küstürmeden
Uyanır mı günlere bilmeden dert tasa ne?
İçer mi dünyanın şu barış kokan suyundan
Varır mı ciddiyete şu yaşamak işinde
Sayar mı bitkileri canlı statüsünde
Hayvanların postunu kürk yapmadan üstünde
Bir gün gelir de bahar olursak özgür yine
Unutup bu baharı, kaybolduğumuz bu son
Esaretten kurtulup kucaklarız dünyayı
Şimdi düşlerken bunu yaşatırken bunları
O zamanlar söyleriz şu birkaç kısa cümleyi:
Bugün kuşlar canlandı, çiçekler koku salmış
Şahlanmış bugün sular, bugün çiçekler açmış
Güldü bugün mazlumlar, bütün insanlar gülmüş
Hava bir bulutsuzmuş, insanda dert kalmazmış.