I
üç adam üç kapıdan
üç ayrı gün girdiler şehre
her kapıda üç at dinelmiş bekliyor
biri zifirden koyu geceden kara
ilk adam ilk gelen tereddütsüz
bindi ata
at -doludizgin- koşturdu
meydanda bir hana
dörtnala
biri biz gibi
topraktan geldiğini kalkmıyor inkâra
toprak nasıl mahsul veriyorsa
cümle mahlukata
öyle parlak tüyleri
arzdan fışkırmışçasına toprak rengi
ikinci adam ikinci gün
durdu, seyretti semayı
ata baktı, şehre baktı
nalları, takımları sağlam mı ona baktı
bindi ata
yol aldı hızlıca, girdi aynı hana
biri öyle beyaz
taze yıkanmış ölünün benzinden beyaz
kefen bezinden beyaz
üçüncü adam üçüncü gün
vardı üçüncü kapıya
tefekkürle inkâra varan şuurunda
üç vakit geçirdi orada
üç atı üç kız gibi gördü
bir cigara sardı yaktı içti
üç kızdan üçünü beğendi
birini sevdi saçlarını okşadı
taze yemişler yedirdi
berrak sular içirdi
gün batınca başladı yol almaya
usulca
geceleyin vardı hana
II
ilk adam ilk gelen
üç gün iki gece çıkmadı odasından
atına ben baktım
ikinci adam sonra gelen
yalnız
bir gece çıkmış dolaşmaya
kimseyle konuşmamış rivayet
üçüncü adam son gelen
geldiğinde gece
nihayet
sustu sessizlik
adamlardan son gelen
daha odasına girmeden
çıktı dışarı
kapının önünde üşütmeden kış ayazı
bir cigara sardı
tam yakacakken
ikincisi göründü merdivende
cigarasını sararak yürüyordu
kapıya doğru
çıktı ateş sordu zannımca
üçüncüsü sessiz yaklaşan ölüm gibi
birden önümde belirdi
irkildim
müphem gölgesinden bildim
odasında sarmış cigarasını
üç adam han kapısında
duman üfleyip
bir şeyler yazarken ay ışığına
buldum kendimi aralarında
kimdi bunlar, neydi
nereden gelir, nereye giderlerdi
mezarlık gibi sessizlerdi
üçü bir an bana bakınca durdum
birinin gözleri keskin hançer gibi
birinin nefesi poyraz misali
öteki cüssesiyle devi andırıyor masallardaki
III
üç adam üç gecede
üç derin nefesle
üç farklı heves içinde
üç gecenin
üç vaktinde
üç kere uyandılar rüyadan
üç yatak başında
üç ben refakatçi durduk
üç günde durulduk
üç adamın dokuz rüyası
üç bende saklı
üç sırlı mezar taşına yaslı