içim kırık bir aynaya saplanmış

bin defa oymuşlar da her bir kertesini

diriltemediğim duygularla raptolmuş

düş müdür incinen kuruya saklı kalıp

nedir bu duygu bağlamı ki iplikleri dağılmış

 

uzaklara cevher olmuş ruhumun kayıp dehlizi

Sophie’yi bulmam bile elemden uzak tutmaz beni

bilmez nasıl olduğunu duvara baktığımın

yıkıntının eşik derecesini aşmaya bağlılığımı

oysa yaşatır beni dünya

gözlerime saplı ince bir heyula gibi

vazgeçirir mi beni öyle delicesine gökyüzüne bakmaktan

utanırım kırık aynaya bakma gafletine bile düşmeden

durulansa gözyaşların nedeni

anlaşılır mı hiç nefretin mağlubiyeti?