-Merhaba

Evvelde daha çok gülümserdi çehrem neşeyle bakardı gözüm, ferini seninle kaybetti hayat, merhaba

Her yolu seke seke hevesli yürürdü ayaklarım, şimdi bir adım atsa diğer adım için kırk kez düşünür oldu bedenim, titreyen dizlerim, merhaba

Bir tatlı söze erirdi tüm kırgınlığım, şimdi güneşi çevirseler kalbime erimez oldu kırgınlıklarım, içimdeki buzullar, merhaba


-Nasılsın

Gök kubbede maviliğin içinden parıldayan güneştim ben, hayat sen yığdın önüme kara bulutları, parlayamadım. Sen ve bulutların. Söylesene, nasılsınız.

Bahçem vardı benim, güllerin hüküm sürdüğü. Kuraklaştı topraklarım, küstü güllerim. Hayat, sen ki kötü bahçıvan. Söylesene nasılsın

Ritimsizdi kalp atışlarım, heyecanı misafir ederdim tenimde, hayat sen çaldın heyecanlarımı heyecan bana el oldu bir daha ağırlayamadım. Ve sen nankör hırsız. Söylesene nasılsın


-Hoşça kal

Yüreğimi, ciğerimi zımparaladım, heyecanı arındırdım tenimden, hüzünlerim hoşça kal

Hayat, parçaladım önüme yığdığın kara bulutları şimdi git ve diğer gökleri boya siyaha, hoşça kal

Son verdim bahçemdeki işine, sende talan edecek bahçe, bende yeniden ekilecek tohum çok. Kovuldun, hoşça kal


Masallarda gökten üç elma düşermiş biri o masalı düzene, biri anlatana, biri de dinleyene.

Bana gökten 3 kelime düştü, üçü de gönlüme yük, boğazıma düğüm oldu…