A. Botton - Felsefenin Tesellisi, Montaigne bölümü şöyle başlıyor:
Hem bedene hem akla sahip olmak nasıl da büyük sorunlar yaratır, aklın bize verdiği zeka ve ağırbaşlılık dikkate alındığında beden ile akıl arasında inanılmaz bir zıtlık göze çarpar.
Yazarın söz ettiği bedenin koku yayması, geğirmesi, gaz çıkarması, burnunu karıştırması ve korkunç bir sesle cinsellik yaşaması, sonra ağrılar, hastalıklar vb.
Montaigne sindirim organlarının tiksindirici olduğunu düşünen bir kadınla tanışmış. Cinsel arzuları yüzünden kendini hadım ettiren tanıdığı erkekler de varmış. Montaigne felsefesi insanın kendiyle barışık olması gerektiğini söylüyor. "Krallar ve filozoflar da sıçar, hatta kadınlar bile." diyor.
Gençken birine aşıktım. Bana dedi ki: "Bir kızı sıçarken düşünürüm, tiksinmiyorsam o kızla çıkarım." Benden tiksinmişti sanırım. İnsanlar tuhaf.
Montaigne diyor ki öldürme, hırsızlık, ihanet gibi sözcükleri korkmadan kullanıyor ama üreme organlarımızı fısıldıyoruz. İşte böylece onda alışılmadık bir kitap yazma fikri oluşmuş. Okuyucularına kendiyle ilgili her ayrıntıyı vermek, çıplak gerçeğiyle görünmek istemiş. Bugün biliyoruz ki cinsel ilişkiyi pis ve gürültülü buluyor, tuvalette sessizlik istiyor vb. Ona katılıyorum. Ve samimi anlatımıyla öncü olmuş.
En yüce kişiler bile sevişirse bilge olduklarını söylemek küstahlık mıdır diyor. Bilge kişi zeka ve kültürün çok az rol üstlendiğini bilmeli ve bedenini kabul etmeliydi ona göre.
Sabah rüyamda genç erkekler güzellik yarışmasında jüri olduğumu gördüm. Gözlerine, kaşlarına, boylarına, poslarına bakıyordum neşeyle. Uyandım, ya dedim nuri cennetine gitmişim. İşte böyle. Cinselliğin erkeğin elinin kiri ataerkil düşüncesi hakim ülkemde sağlıklı bedenlere sahip olmak da zor. Anca rüyada.
Bir Ukrayna şarkısı dinledim. "Hep yaz olsa, cennetteki azizler gibi giyinsek…" diyor. Kışın daha bir kirliyiz galiba. Uçuş uçuş temizlik arzuluyoruz. Kokmadan, kokuşmadan hep bahar kokusuyla yaşayalım inşallah. Şimdi imkanlar bol. Şükredelim. Sevgiler dostlarım.