Bir yalan biliyorum, her şeyi elde ettirebilir bana. Seni bile bir yalanla kazanabilmek kabul edilebilir gibi değil. Bazen konu ben olunca anlıyorum... Fakat sen... Nasıl oldu da kötü davranabildiler sana? Eminim, yüzünün her şeye rağmen gülüyor olmasına aldanan insanlarla karşılaştın, benim gibi. Sorun etmemiz gereken her şeyi sorun ediyoruz, onlar için, pekala. Peki ya neden yanımızda kimse yok artık?
Biraz babamdan biliyorum biraz annemden, kardeşlerimden, arkadaşlarımdan, tanıştığım insanlardan, belki de herkesten; bahane üretmek, tanrının sessizliğinden yararlanmak kimine göre, bana göre sadece aptal yerine koymaktan ibaret insanları, tanrıyı; dinleyen ve kalp kırmamaya odaklı birinin olduğunu bilmek şımarıklığında. Bir bahane uydururken göremezsin beni. Fakat o açıkları kullanan insanlar yok mu... Keşke bu cümledeki yok kelimesini tam anlamıyla kullanabilseydim. Kaç kere daha kaybedeceğim aptal yerine konularak kim bilir? Yine de bir fırsat bu, sormak istiyorum; Son bakışınla sunduğun gitme isteği, kimlere kal dedi benden sonra?
Bir yalan biliyorum fakat sahip olamadım hiç. Bir şekilde sahip olup sana getirmeye kalksam; Tanrının samimiyetini kazanmak bile kolay fakat sen çok gerinde bıraktın beni istesem de yetişemem. Ne sokaklar öğrendim yolculuğumda ne sokaksız insanlar... Bir mezar taşında yazılı olmak isteyen kimi tanısam yaşamayı en çok isteyenlerdendiler. Onlardan öğrendim bu yalanı, onlardan duydum ilk: Bir umuttur işte, bekliyorum.