Sessiz bir yığın içinde titrerken ruhumun parmak uçları,

Nefesine ket vurulurken ciğerlerimin

Huzur bir çift göz bebeğine hapsedilmişken

Yörüngesinden 1-2 cm değil, bütünüyle değişmişken modern çağda mutluluğun

Şimdi nasıl umuttan bahseden şiirler kaleme alabilirim


Güneşlerin ekilmesi gerekirken göğün yüzüne

Göğsünden emmesi gerekirken toprağın

Anadan üryan cümlelerin dua diye yankılaması gerekirken

Sesi soluğu kesilen insanlık çığlıkları öbek öbek bastırılırken iktidarın copları altında

Adalet terazisinin kefesi ceplerle ağırlaştırılırken

Kurallar

Tamamıyla alın teri değil de

Metanın çizmiş olduğu sınırlar içinde sıkışmışken

Nasıl olur da

Umuttan bahseden hecelerin doğum sancısını yaşarım


Bir isyanın güvertesinde;

Taze, narin ve nahif bir dua düşerken

İntiharı reva görülürken gözyaşlarının

Tebessümü bir fahişe gibi kullanırken homosapiens olamayan canlı formları

Kıran girmiş erdem denen kavrama

Ve ben

Nasıl olur da

Ütopyaları anlatabilirim…