zımparalanmış, damgalanmış bir kalbin bekçisi olmak geceden

geceden evvel gündüze ant olmak duvar dibi solgunluğunda

unutmak, hatırlayacak olmanın lanetidir

biliyorum işte, ben biliyorum

neden unutamıyorum?

neden yine hatırlıyorum?


kalburlu bir zamandan aktık geldik buraya

koşmaktan düşmeyi unutmuş bacaklarla,

ve bayram sabahı cilalanmış o duruşu ıstırabın,

bir süreliğine unutuyorum

ama biliyorum

unutuyorum, tekrar hatırlamaya

hatırlamaya kadeh kaldırıyorum


sürüklenmemeli yaşamın ipi boynumuzda

titreyen dizlerim şahidi olabilir ama ben yorgunum uzundur

bir kesiğe bakar gibi bakıyorum sana

bir kanamanın iltihabı gibi parmaklarımda

unutuyorum kısa süreliğine

sonra uzun bir hatırlamaktır inat ediyor,

inat ediyor kangren ruhun sırtımda.

ve bileceksin, bilmelisin çünkü ben biliyorum

senden, benden, bizden ancak bir düş kapanı olur

asla kesişmeyen doğruların dik yamaçlarıyız avucumda.