bir adım atmış olsaydı vakit erkendi
oysa bir adım kadar geç kalmışlığı vardı
eski mahalledeki o cami camlı ev
komşu çocuğu Mustafa'nın bisikleti ile çarptığı ağaç
dün gibi hatırında hala
ne fayda
unuttukları arasında kendisi vardı
olacağı söylüyorum
bir gece bir sokağın köşesinde
rastlayıverecek çocukluğuna
tanımadan geçip gidecek onu
ne yüzünde dengesiz dağılmış o kahverengi çilleri
ne de dirseklerine kadar varan bukleleri
görmeyecek gözleri
güzel sayılmaz, çirkin de değil, küçücük bir ağzı var
ama iyi bir çocuk
notları iyi, yaramaz değil
gerçi küçükken çok çektirmiş annesine
ama yine de iyi bir çocuk
herkes bilir bunu
o da biliyor
ama tanıyamayacak, yanından geçip giderken
o ağzının kenarından akan sütün kokusunu duyamayacak
bir adım atmış olsaydı vakit erkendi
oysa birkaç adımı daha var henüz geç kalmışlığa
gariptir, vaktini de bulamadı çocukluğunun
aktı gitti avucundan bir kum tanesi gibi
eski mahalledeki cami camlı ev
caddenin karşısındaki bakkal
yokuşun sonundaki park
boş arazideki yavru kediler...
hepsi bir fotoğraf karesi gibi taze hatırında
ne fayda
unuttuğu yalnız kendisiydi