Sevgisinde masum, masumiyetine vurgun olduğum sevgilim! Sensiz geçen bu insafsız günlerde ben yine senin gibi bir insafsızı özlüyorum. Bundan gurur duymuyorum ancak utanmıyorum da.
Sana dair, bana dair, bize dair geçmiş yılları düşünüyorum. Ne kadar çok sen, ne kadar çok ben, ne kadar az biz...
Biz sevişmek gibi işteş bir eylemde bile birbirini yalnız bırakabilmiş, birleşirken iki taraf olabilmiş bir ÇİFTiz. Bundan gurur duymuyorum ancak utanmıyorum da.
İnsan hakikati görebilse;
...azmazdı,
...kaçmazdı,
...yorulmazdı,
...bırakmazdı,
-ama en önemlisi- kanmazdı!
Ne şeytana, ne şiire, ne sana.
İnsan hakikati görebilse yanmazdı, yakmazdı, yakılmazdı.
Ne cehennemde, ne nesirde, ne sende.
Hakikat dedik ya ey vefasız güzel! Ben masumiyet perdesinden senin hakikatini göremedim. Ne bilirdim ki senin iki perdedârının biri taş, biri ateşmiş. Biri ezmiş, diğeri yakmış.
Senin gibi bir zalime de masum dedim ya... Bundan da gurur duymuyorum ancak bundan utanıyorum.