Yazmak istedim; oturdum baktım, cümlem bitmiş. Paketi aldım elime, baktım, sigaram bitmiş. Cüzdanımı aldım elime sigara almak için, cüzdanda bir miktar paranın yanında neredeyse 1 yıl öncesinden cüzdana konmuş, özenle katlanmış, kat yerlerinden biraz yırtılmış, sen gibi, ben gibi, hepimiz gibi yıpranmış bir defter kağıdı. Yazmak istedim, oturdum baktım, cümlem bitmiş.


Yazmak istedin;


“Kendimi bulduğumda sendeydim

Gözlerim kapalıydı, açarsam gidersin diye açamıyordum... 

Korkuyordum...

Kalp atışların kalbime karışıyor, kalbin kalbimde atıyordu

Avuçların avuçlarıma kenetlenmiş titriyordu, ben titriyordum...

Sarıyordun beni, kolların beni sardıkça yaralarımı sarıyordu, iyileştiriyordun beni...

Ben sustukça öpüyordun beni, sen öptükçe ben susuyordum sana...

Ben karanlıktan korkuyordum

Sen gün ışığından.

Ben o ışığın merhametini, nurunu anlatıyordum sana 

Sen karanlığın gizini, huzurunu bana...

Ben korkuyordum sen anlatıyordun

Sen korkuyordun ben anlatıyordum...

Ruhlarımız bir oluyor korkularımızı boğuyordu...

Sen korkuyordun ben uyanırım diye

Ben korkuyordum uyanırsam gidersin diye

O gün bugündür koynunda uyuyordum, uyandım.

Gözlerimi aşk’a açtım, aşkın cesaretiyle açtım...

Ve şimdi,

Büyüyorum koynunda,

Ağlıyorum koynunda,

Gülüyorum koynunda...

O gün bugündür aşığım koynunda.

Bir gün gitmek istersen uyut beni koynunda...”



Yazmak istedim oturdum baktım, cümlem bitmiş. İçmek istedim, dolabı açtım baktım alkol bitmiş. Gözümü açtım, oturdum baktım, sen gitmişsin. Gözümü kapattım, uzandım tenine baktım, gidememişsin.


Gün ışığı… Gün ışığı gözlerime bu denli bir acıyı hiç vermemişti.