Uzandığım düzlemden
Gökyüzünü görüyorum
Hava kapalı ve yağdı yağacak olsa da
Hâlâ bir miktar aydınlık ve görebilen gözler için saklı tutulmuş bir tutam mavilikle boyalı gökyüzü
Gözlerim takılıyor, gözlerim dalıyor
Ve izin veriyorum
Hiçbir şey yapmadan, gökyüzüne dakikalarca hatta belki saatlerce bakmak için kendime izin veriyorum
Bulutların şekline bakıp nelere benzediklerini saptamak için dahi çalıştırmayı tercih etmiyorum zihnimi
Zira o an o bile zorluyor limitlerimi, gerdiriyor aklımın kayışlarını, iplerini
Sakince, dingince, sessizce ve ara ara sadece minimal düzeyde hareket etmeyi seçerek
Uzandığım yerden
Gökyüzüne bakıyorum
Öylece dümdüz, doğrudan
Evin içinde
Uzandığım koltuğun üzerinde
Görüş açıma giren perdenin açıklık aralığından yaklaşık 2-3 parmak kalınlığında görünen gökyüzüne bakıyorum
O kadar...
O an başka hiçbir şey yapmayı tercih etmiyorum bu satırları yazmak dışında
Uyuşma hâli mi bu
Yoksa artık bırakış mı kendini her ne olacaksa ona
Teslimiyet mi bütünüyle
Yoksa vazgeçiş mi, tükeniş mi, belki ileride beni bekleyen yitip gidişler zincirinden yalnızca bir kesit mi
Bilmem...
Artık istesem de zihnimi zorlayıp düşünemem...