Hadi aldatalım aşkı

Gizlice geçelim köyün tahta köprüsünden

Bir yerlere koyalım

Bunca yaşanmışlığı

Kalbimizi kanatan

Hançer ağzı anıları

Herkes bilmeli bence

Savuşmak da

Yollamak da ıssız tren garında

Kolay gelir en başından

Sonradan el sallamaya gelince sıra

başlar sancısı

Tren raydan uzaklaştıkça

Benimsediğin yüzleri

Bulamamak yanı başında

Ve tanıdık sözcükleri

Aramak cümlelerde

Kulaklarının duyamaması

Yanı başında ıslık çalan vagonları

 

Söyleyelim güz yağmurları

Silip süpürsün

Üstümüze sinmiş

Paslı aşk sanrısını

Bilmeden ne yöne çevirelim

Kaderimizde bakışan gözlerimizi

 

Nereye koyalım sence

Bakmıyormuş gibi çektiğimiz resimleri

Kandırmayalım ne kendimizi

Ne de milleti

Hangi çerçeveye sığar ki

Asılmayı bekleyen

Kırık bir tablo gibi

 

Boynumuza doladığımız o gri atkının

O ilmekleri kaçmış patiğin

Gizlice aldığımız parmak ölçüleri

Altın suyuna batırılmış sahte yüzükleri

Hangi tektaşın yanına takalım

 

Kaplayalım onca zamanı

Hadi varsayalım aldattık aşkı

Islanan çamaşırları

Kaldırım kenarındaki insanları

Topu mahallede birinin camını kırınca

Şaşırıp, korkup kaçan çocukları

Ve sağımızda solumuzda bulunan melekleri

Seni uğurladığımda

Kaldırıma düşen fularını

Hangi anıya sığdıralım?

 

Hadi aldattık varsayalım aşkı

Her şeyi, herkesi

Tamam tren ayrılsın gardan

Bu sefer vagon daha da ısrarla ıslık çalsın

İçeriden el sallayan sen olma

ama



Fotoğraf: Ayça Sezen