Koca bir kayayı aşındıran suyun kuvveti değil, sürekliliğidir. Ne düşündürücü değil mi? Nereden duydum, kim söyledi bilmiyorum ama beynime mıhlanmış.
Kişioğlu olarak 'sürekli' oldukça varız ve var oldukça sürekliyiz.
Bu yüzdendir çok çalışmanın değil, sürekli çalışmanın pohpohlanıyor olması.
Bir kitabı anlamak için bin kitap okuyuşumuz da bundandır. En tehlikeli süreklilik ise duygulardır.
Psikiyatri merkezleri duygunun sürekliliğine yakalanmış olanlarla doludur. Sadece üzgün olmak değil, sürekli mutlu olmak da delirtir çünkü insanı.
Tekrarlar, hazların en büyük düşmanıdır.
Her sabaha uyanışımız, daha bugünden yarın için bir fikrimizin olması en büyük sürekliliktir aslında.
İşte bu süreklilikten yorulanlar ilk önce umutlarından, sonra da canlarından vazgeçerler.
Ve biz de bu süreklilik içinde boğuşurken yorulanlar için yas tutarız.
Sahi, bu da sürekliliğin bir parçası değil midir zaten?