04.06
Kasvetli bir gün bugün. İnsanın tüm varoluşu bir şekilde anlamsızlaşır böyle günlerde. Derin bir iç huzursuzluğu kaplar içimi ve saatleri öylece öldürürüm. Evet ben bir zaman katiliyim. Geçmesinden hoşlanmadığım dakikaları yaşamak ağır gelir ikircikli doğama. Her ne kadar daha derin his ve duygularla bir şeyleri anlatma çabası içerisine girsem de bunu başarabilmem mümkün değilmiş gibi hissederim hep. Hem bunu başarabilsem bile benimle aynı dikenlerde kolunu kanatmamış, benimle aynı taşlarda tökezlememiş insanlar ne kadarını anlayabilir ki? Nafile bir çaba. İçimdekileri bir pusula gibi dışa vurmam gerekiyor, kendi karanlığında boğulanların ışığı rehber edinmesi güç. M de böyle biri. Gözleri ve dudakları arasında ilginç bir uyumsuzluk var, hayır hayır uyum var ama sadece gülerken fark edebiliyor insan. Gözleriyle gülen çok az insandan biri. Gözleriyle gülmeye başlayınca dudakları ilginç bir hal alıyor insan gözlerine mi yoksa dudaklarına mı odaklanmalı diye düşünmeden edemiyor o içten gülüşün hakkını verebilmek için. Bir fırtınanın içerisindeymiş gibi hissederim hep M’nin yanındayken, bazen durgun bazen de bir hayli şiddetli bir fırtına bu. Onun karanlığının silüeti fırtına bunu ben hissedebiliyorum. Benim kendi ışığımı nasıl öldürdüğümü ve yarattığım karanlıkta nasıl yolumu kaybettiğimi bir tek onun anlayabileceği fikri temel yazma motivasyonum. Yazdığım her bir bölümü yazanın ben olduğumu anlamadan ona bir şekilde ulaştırmalıyım. Bunu nasıl yapabileceğim hakkında bir fikrim şimdilik yok. Neyse gün’e dönelim yeniden. Bu tür günlerde uyuşmuş vücudum hareket kabiliyetimi olabildiğince daraltır ve sadece yarı uykulu, yarı baygın halim tüm gün boyunca devam eder. Bazen öyle şiddetlenir ki bu durum zihnim bile uyuşur. Ağır aksak soluk alıp veririm, normal insanlarında böyle günleri oluyor mudur acaba diye merak ederim? Bacağımdaki uyuşukluk yine böyle bir günden kalma. Durumun ciddi bir hal aldığını hissetmem de bacağımdaki bu yarı uyuşuk yarı ağrılı hal nedeniyle. Yaklaşık bir aydır temelde hiçbir sebebi olmayan bir ağrı var bacağımda. Fikirlerim ‘ki genelde zihninde yaşayan biriyimdir.’ olumsuzluğa doğru sürüklendiğinde bu ağrı ve uyuşukluk varlığını bir anda haykırır tüm vücuduma. Sinsi bir düşman gibi değil mi? Sanırım M’in de böyle bir ağrısı var, bir keresinde ilaç kutusunu görmüştüm adını bilmediğim, anlamlandıramadığım ne işe yaradığı hakkında en ufak bir fikrimin olmadığı bir sürü ilacı ağzına atıp, ‘Bir gün beni öldürecek hastalıkların varlığını kısa bir an da olsa unutabilmemiz için modern bir illüzyondan ibaret ilaç endüstrisi.’ demişti. Haksız da sayılmaz, tek fark olsa olsa benim ağrımın zihnimden kaynaklanıyor olması, ya da benim buna inanıyor olmam. Yaşadığımız sıkıntılı durumlar karşısında hissettiğimiz stresin vücudumuza vurması gibi bir şey bu. Olumsuz fikirlerimin vücudumda ağrıya yol açması, mutluluğumun ise hiçbir etki bırakmaması tamamen yazılı olmayan bir hayat kuralı. Çok çeşitli tecrübelerden sonra hayatın genel kurallarını içselleştirdim. Bunu anlamak da anlatmak da zor. Hem ben o kadar yetenekli de değilim. Yine de denemeye değer bir konu, örneğin bir şekilde olumsuz bir durumun olma ihtimali, o ihtimalin gerçekleşmesi için yeter koşul. Tek kriter zaman. Olumlu ihtimallerin hepsi toplansa bir tanesinin kesinlikle gerçekleşmesini sağlayacağı fikri bile biraz ütopik. A. M’yi çok istiyorum. B. Olurda bir şekilde M’yi elde edebilirsem onu kaybetme ihtimalimin olması beni üzer. C. M’yi elde ettim ve çok güzel vakit geçiriyoruz. Tüm ihtimaller pozitif ve her ikimiz içinde olumlu da olsa, bir gün M ya da ben öleceğiz bu da bu kuralın tek kriterinin zaman olduğunu kanıtlayacak. Bu kuralın işlevsel olmadığı tek bir alan bile bulamazsınız. M ile ilgili pozitif bir durum yaratmak için bir araya gelip gerçekleşmesi gereken o kadar çok ihtimal var ki. Olumsuzlukların gerçekleşmesi için de keşke bir sürü ihtimalin birleşimi gerekse. Bir olumsuzluk zihnin bir süre boş kalmasıyla bir anda şekillenebiliyor. Şekillendikten sonra gerçeğe dönüşmeyen bir olumsuzluğa hiç rastlamadım. Bu nedenle çok düşünmek hastalığımın temel sebebi. Üzücü…
Olumsuzluğun bir fikirden eyleme dönüşüm sürecinde insanın hapsolduğu çaresizlik hissini bilir misiniz? Başınıza geleceği tam olarak kestirip önceden okuyabilmek bir lanet. Adım adım olacakları kestirip öylece beklemek mesela.. Hayatın sevmediğim tek kuralı bu, gerisi katlanılabilir.
Emre Topaloğlu
2024-07-30T00:18:23+03:00Hocam kaleminize esenlikler dilerim. Aynı saatlerin bekçileriyiz.🌹