Akdeniz'in yetiştirdiği Ulu Tanrıça'nın rahminden

senin izin verişinle dalgalarla oynaşan perilerinden

Ak Ana'nın çocukları hepsi ki ben de onun biricik kızıyım

ben senin kızınım, sende vuku bulanım


senin aşkınla can buldum ve senin toprağından yaratıldım

sana olan nefretimde boğuldum, dirilirken senin nefesinle doğruldum

nefsimle seviştim ve aldığım nefesle savaştım

ölüme direndim, ölümü diledim, yıkıldım ve yılmadım

sana dönmek istedim

seni öldürmek istedim

sana bin defa dönmek ve binbir defa ölmek istedim


ben Akdeniz'in kızıyım, sen ise varoluşun şahısın

geceleri yolumu aydınlatan ay ile güneşimi buluşturansın

belki düşünebileceğimden daha acizsin, belki kudretine akıl sır ermez

belki her şeysin zira olan her şey sende yaratılır

belki hiçbir şeysin, ne de olsa süzüldüğümüz boşluk

gece ve gündüzün sonsuz döngüsü, sonsuzluğun döngüsü bu

belki o döngüsün sen belki de sonsuzluk

belki arayıp bulamadığım sevgilim sensin


bin sene önce aştığım vadilerde buldum hayat öpücüğünü

sonra kendimi unuttum ve sonra bir kez daha buldum

bin sene

bin kez daha

sana direndim, bütün dirençlerimle bir çaresizlik daha büyüttüm

sensizlik demek bensizlik demekti belki

bu sebepten gözyaşı döktüm


kendimi özlediğimden

en çok kendimi özlediğimden


çaresizliklerimi sevgilime emanet ettim

öpsün öpsün aydınlatsın buseleriyle bu yolu diye

saf aşk ve arzu ile sana geldim

sevişelim firdevste yine o insanüstü tutkuyla diye

seni özledim diye

kendimi özledim diye

hiç ayrılmamış olduğumuzu bilsek de

bir türlü bu bedende varoluşumu idrak edemiyorum diye


kilitli kapıların anahtar deliğinden hayatı izlerken unuttum beni

nasıl var olmayı seçtiğimi

tattığım en derin sevgisizlikten bir kardelen gibi ince boynumu uzatıp

bakir topraklarında evimi zarafetle selamladığımı

beni ne kadar sevdiğini

seni ne kadar sevdiğimi


hatırlamaya geldim

muhtemel ki bunların hepsi senin için bir oyun

ya yönettiğin tiyatro sahnesinde başrolünüm

ya da kedinin fareyle oynadığı gibi eğleniyorsun benimle

belki bu sebepten en özgür hissettiğim anda seni unutmama izin vermiyorsun

belki seni hatırlamamanın bana kendimi unutturacağını biliyorsun


seni hatırlamaya

sana geldim

kendimi bulduğumdan

kendime geldiğimden


bazen sevmek sil baştan başlayan bir duygunun eylemi de değil

bazen sevmek hatırlamak demek

seni unutmak seni sevdiğimi unutmak demekti

seni hatırlamak seni hatırlayabildiğimin ötesinde ve öncesinde sevdiğimi hatırlamak

bildiğimin farkında bile olmadığım hakikatimi hatırlamak


ben Akdeniz'in çarşaf gibi durgun suyundan yaratıldım

tenim rengini güneşin ışığını zarafetle yansıtan ay tanrıçasından aldı

gözlerimi topraktan, nefesimi bu nemli havadan çektim

kadim öğretilerin gölgesinde bulanık gerçeklerle vuku buldu zihnim

sonsuz zekânın bir parçası

hayat çaresizliğinin bir yansıması


seninle coşup taşıyorum

çepeçevre altüst edip bulamadığım aidiyeti sende buldum

tıkalı her damarda çağıl çağıl ak diye

evrenin en sonsuz noktasında

sonsuzluğun döngü olmadığı yerde sevişelim benliğimde diye


sen ben oluncaya

ben sen oluncaya

geriye kalmış varoluşun ve şimdinin ve ötenin berinin anlamı kalmayıncaya dek

olmuş veya olmamış

doğmuş veya doğmamış

her bir ihtimale inat

ben sen oluncaya

sen ben oluncaya dek


senin aşkınla bu yolu yürüyorum

ben iki gözümle kendime bakarken

senin geceni gündüzünü beni kollarken buluyorum

gökyüzünle ve yeryüzünle,

toprağınla, nefesinle,

aşkınla, ateşinle

beni koruduğun her anı şükranla anımsıyorum


iyi ki varım, sayende.