Küçüklüğümden beridir huyumdur sevmek; birini, bir nesneyi ya da bir canlıyı, bir diziyi ya da filmi, bir kitabı… Kısacası bir şeyi sevmek benim için hep kolay olmuştu. Belki de bu yüzden de sevgiyi bulmak kadar ondan vazgeçmekte kolaydı. Kendimi kaybettiğimde sevginin yardımıyla ayağa kalktım, mutlu olduğum zamanlarda sevgi dolayısıyla ağladım, hak ettiğimi görmedim ama hak etmediğim resmen her şeyi gördüm. Bazen değerim anlaşılmadı, bazen ise çok geç anlaşıldı ve bir fark yaratmadı. Bir yerlerde gördüm “sevgi senin en büyük gücün, başına ne geldiyse şu ana kadar hep sevmeye devam ettin” şeklinde bir cümleyi, ilk gördüğümde yüzümde bir gülümseme oluştu çünkü doğruydu okuduğum. Başıma ne gelirse gelsin, ne yaşadıysam yaşayayım bunca zamandır nasıl olduğunu hala anlamadığım bir şekilde ne kadar istesem bile bir türlü ne vazgeçebildim ne de kurtulabildim sevgiden. Bazen bunu üzerimden kalkmayan bir lanet gibi görsem de bir yandan da sanki bir lütuf gibi. Güçlüyüm çünkü seviyorum. İlla bir bireyi sevmem gerekmiyor bunun için, çünkü ben sevmeyi seviyorum. Son zamanlarda anlıyorum şu ana kadar ne yaptıysam, nelere dayandıysam hepsi sevgimdendi; sabrettiğim anlar sevgimin verdiği güçle katlanılır hale geliyordu, yoksa mümkün değildi bu kadar sabredebilmek. Çok sevdim ama çok da üzüldüm, ağladım, kırıldım ve yıprandım. Her şeye rağmen hala ayaktayım, hala burdayım ve hala seviyorum ve bu konuda kendimle gurur duyuyorum çünkü her şeyin sevginin önüne geçtiği bu hayatta ben her şeye rağmen sevebiliyorum ve sevgiden vazgeçemiyorum.
Vazgeçilmez Sevgi
Yayınlandı
Daughter Of MooN
2024-09-20T11:47:59+03:00Sevmek, daha doğrusu ''gerçek anlamda sevmek'' cesaret gerektirir, haliyle cesur insanların işidir. Çünkü gerçekten sevmek bir insanı, bir şeyi her haliyle kabul edip sevmeyi içerir. Bu nedenle büyük sorumluluk gerektirir. Her yiğidin de harcı değildir. Bu dünyada çok az insanın birbirini veya bir şeyi gerçek anlamda sevdiğini düşünüyorum. Gerisi, maddi ya da manevi ihtiyaçlarımıza hitap ettiği için oluşan pragmatik sevgilerdir. Ama emin de değilim, belki de gerçek sevgi diye de bir şey yoktur. Her şey kendi içerisinde alma-verme dengesinde ve özünde pragmatiktir. Tek emin olduğum bir şey var, ben hayatımda hiç kimseyi veya hiçbir şeyi ''gerçek anlamda'' sevmedim. Kendim de dahil...