1 2 3
Saymaya yetmiyor gücüm zamanı
Kaç mevsim geçti, kaç ay seninle yaşandı
Coğrafya kaderdir derler ya
Bir şeftali çekirdeği gibi düştüm çöllere
Kurak toplarda doğmayı ben seçmedim
Sevgiye susuz topraklarda
Yağmur duası ninnileriyle uyudum her gece
Köklerimi toprağa perçinleyip
Derinlerde su bulurum umuduyla
İnatla ve bütün gücümle var oldum
Var oldum ama yâr olamadım toprağa
Kurak gönül topraklarında su aramaktan
Yoruldu köklerim, dallarım, budağım
Çöle kök salmayı inan ben seçmedim
Bana sorsanız yeşillik vadilerde
Otların arasında ya da bir bahçıvanın nazik ellerinde büyümek isterdim
Bir çocuğun körebe oynarken saydığı ağaç olmak
İsterdim
1 2 3...
Ben seçmedim ki çölde doğmayı
Bir çekirdeğin hüzünlü hikayesi bu
Her meyve ağacının hayali, meyvelerinin faydalı evlat olduğunu görmektir değil mi
Aç susuz olana, yolda kalana, yardım etse cennetlik olur mutlaka
Oysa seçemez kim durur gölgesinde
Kim adını kazır gövdesine
Kim salıncak kurar kollarına seçemez işte
Belki budur tanımı mütevazı olmanın
Toprakla bir olup toprakla yaşamanın,
Zaten bitkilerin iradesi olsaydı aç kalırdı insanlık mutlaka
Ben meyve bile veremedim dünyaya
Kurak topraklarda biraz yağmur biraz gözyaşı
Bir miktar da umutla tutundum hayata
Tutunmak zor olunca bu kadar
Unutamıyor bitki de olsa kimse sevmeyi
Bir toprağa minnet duydum
Bir de toprağın sahibine
Beni çiçeklendiren ağaçlara kızdım ömrümce
Kim bilir neredelerdi varlığını göremedim ama
Sesleri kazınmış çekirdiğimin üstüne
Sıkı giyin üşütme, sus diye de azarlıyor bir de.
1 2 3
Senin dalından beni mi kopardılar anne
Yoksa sen mi fırlattın çürüğüm diye.
Artık ağırlık etmem kollarına
Merak etme
Etrafımda kimsecikler yoktu filizken
Sonra bir gün biri kaktüs ekti yanıma
Kaktüsler ekilir miydi hiç
Çöl ya burası onların diyarı
Ekilse de ekilmese de onlar büyüyor burada
Mahalle aralarında oynanan oyunlardan nasibimi aldım ben de
Kaktüsler kurutmaca oynadılar benimle
Kimin daha çok dikeni varsa kazansın dediler
Tüylerim diken diye şikayet ederlerdi oysa
Yarışmada bir tane bile sayılmadı
Belirlendi sıralama
1 2 3
Ben hep kaybettim.
Bazen yılanlar geldi, bazen akrepler
Bir bedevi görsem imrendim ayaklarına
Kendimi yollara atma isteğim ya bundan
Ya da ait olmadığım yerde olduğumu hissetmemden bilmiyorum
Benim de ayaklarım olsa
Bir göl kenarına belki de bir deniz
Gitsem kurtulsam şöylece
Denizler çekiyor içim
Bir damla su bulamayan ömrümde
Dallarım kesildi, yapraklarım döküldü
Kaç hasat zamanı kollarım boş kaldı sayamadım
Bir gün ben de meyveye dururdum
Zaten bu umut olmasa hemen kururdum
Kimse yanaşmadı bu çölde yanıma
İnsanlar seraptır yine diye inanmadı varlığıma
Uzaktan iç geçirip gittiler
Kalanlar birkaç kaktüstü
Onlar da iki tükürük görse
Nasılsa su diye yalayacak kadar onursuzdu
Yağmur yağmadığı günlerde
Gözyaşlarımı içtim hayatta kaldım
1 2 3
Kaç damla hayatta tutar ki insanı.
Sonra bir gün kuvvetli bir rüzgar söktü yerimden beni
Fırlattı çölün ücra köşesine
Köklerim yaralı, gövdem ağır hasarlı
Güneş tepemde...
Su, yine yok
Saat öğleden hemen sonrası
1 2 3
ya da öyle bir şey
Damarlarım birbirine yapışmışken susuzluktan
Ölmemek için yalvarırken Allah’a
Bir yağmur yağdı
Aldı götürdü beni 3 denizin ortasına
Köklerimin alışkın olmadığı topraklarda
Çok yabancılık çektimse de yaşamaya
Bir çiçekle tanıştım burada
Böylesine güzel kokmak kader midir dedim
Böylesine güzel olmak
Başladım yolculuğumu anlatmaya
Oysa kimse dinlememiş beni
Hayatla boğuşmaktan yaşayamamışım güzel şeyleri
Benim çok yaprağım vardı hepsi yara
Tuttu tek tek onardı hepsini
İlk defa ait olduğumu hissettim onunla
Gül bahçesinde meyve ağacı olmak
Bedenimde hala çölün tozlu izleri
Ruhumda kurak toprakların tesiri
Susuzluğum bedeni bir ihtiyaçtan çıkıp
Ruhsal doyumsuzluklara dönmüş zamanla
Ahh çocuğum hiç mi seven olmadı seni
1 2 3
Saydım saydımsa da bulamadım
Yunus değildim ama ben de çok sordum çiçeğe
Annen baban var mıdır, ölüm var mı diye
Sonra duramadım çok sordum
Her şeyi sordum
Sevgiyi, yaşamayı...
Sonra duramadım, hesap sordum
Neden çiçeksin diye.
Bir çiçeğin güzelliğini hayal bile edemeyeceğim hayatımda,
Çiçeği buldum
Sonra onu, kaktüsün kuruttugu gibi beni
Soldurdum.
Yedi rengini veren ebemkuşaklarına oydu
Soldurdum
Ben toprağı severdim
Toprak da onu
Ben kendimi toprakta hayat buldum sanırdım
Meğer onda bulmuşum
Meyveye durdu dallarım ilk kez
Yapraklarım tazelendi
Gövdemde yuvalar kuruldu
Kollarımda salıncaklar vardı
Başına güneş geçmesin diye gölgemi katladım, ona sundum.
Gözle görünmese de toprağın altından köklerimle ona tutundum.
Öyle çok tuttum ki onu
Sonunda soldurdum
Meyveye duran dallarım kurudu hüzünden
Şeftaliler kurtlandı kimse yiyemeden
Tüylerim dikenlere döndü
Kendi dallarım bana yük oldu
Bir çiçeği solduran
Koca bir kütük oldum
Yansam ısınır mıydı biri
Ne işe yarar meyvesiz ağaç diye dolandım durdum
1 2 3
Saydım kaç meyve kurumuş dallarımda
Kaç kişinin rızkıyla oynadım
Durdum sonra
Çiçeğin tohumunu sakladım koynuma
Bir gün yeşerirse koklayacağım bir daha
Toprakta yeşermezse
Göğsüme dikeceğim onu
Toprak olmak üzereyim zira
Balta sesleri geliyor kulağıma
Kesildim kesileceğim yakındır ölüm
Bak işte geldi
Ellerine tükürüyor usta elinde balta kaymasın diye
Haydi vur baltayı boynuma
Çiçek kokusu alamaycaksa
Meyve de veremeyeceksem odun olurum anca
Vur usta vur
Haydi ya Allah
Bir dakika
3’ten geriye doğru say ama
Hazırlanayım biraz olsun buna
Nasıl hazırlanırsa artık.
3 saniye fazla yaşamak için umutla çırpınıyor sadece
3
Bak duyunca bile kesilmeye başladı nefesim
Seni çok seviyordum çiçek bunu unutma
Bir gün mezarımda olsun açmayı unutma
2
Dur hazır değilim, vurma ne olur yapma
Ölümü isteyecek yaşa gelmedi gözlerim
Biraz daha ıslanınca vurursun usta
1
Tamam şimdi eğdim kafamı
Izdırap oluyor böyle yaşamak
Vur baltayı bitsin bu hasret
Cennette kavuşuruz belki onunla
....
Ya Allah...