Bir gece üçtü gelişin

Ve bir gece üç gidişin

Bir şimşek çakmıştı geldiğinde gökyüzümde 

Gök gürültüsüz bir şimşek

Her yeri aydınlatan

Ve bir gök gürültüsü oldu gidişi

Şimşeksiz, karanlık

Küçük bir çocuğu yatağın içine gömen bir korku bıraktın bana.

Bu gürültülü dünyada.


Yalnızlığımın içi seninle dolu şimdi.

Bir ekmek piştiğinde yeryüzünde

Senin benimle bir ekmeği bölüşemediğin

Dünyaya ağlıyorum.

Odun kovasında bile sesini duyuyorum

Odun kovasını bile yok etmek istiyorum.

Beni ısıtmıyor diye kızdığın

Sobanın içine beni koyup yakışından

Küllerimi bitiremiyorum…


Para ile satılmaz” yazan kömür torbalarının

Para ile satıldığı bu alçak coğrafyada sarıldım sana.

İnsanlığın kelimelerinin çalınıp

Dudaklarının renkli rujlarla süslendiği bu çağda

Kitaplar okudum.

Ne oldu?

Merhamet tohumun acımasızlığa mı boy verdi yoksa?

Aşk dolu şiirlerimi okuyacaktın kahvaltı masalarında

Şimdi zehirli şiirlerimi mi okuyorsun

Beni görmek için aldığın sarı ışığında?


Yüzümü görmeye bile sevgisinin kalmayışına selamlar sundum

Son vapurla…

Bu sefer senin için baktım İstanbul’a.

Seni görmeye gelmeyi dilerdim

Senin öldürdüğün hislerimi gömdüm orada.

Benimle konuştuğun tüm istasyonları

Tüm durakları temizledim yaşlarımla.

Sana rastlamayacağımdan emin olarak yürüdüm sahillerde.

Uzağında kaldım

Senin darmadağın ettiğin her şeyi

Yerli yerinde koyup, öyle çıktım evden.

Sana görünmeden.


Arkasından su dökeceğim bir gidiş bırakmadın bana

Ama peşinde götürdün

Gözlerime gömdüğün gözyaşlarını,

Ağzıma tıkadığın kelimeleri,

Ayaklarıma bağladığın çaresizlikleri…


Nasıl dedim,

Nasıl bir hayvan için ağlayan gözlerin

Onlara kıyamayan ellerin

Bir kadını görmezden gelebiliyor

Ve kalbini nasıl paramparça edebiliyordu?

Bana şiirler düzen dilin

Neden gitmek istiyorum diyemedi?

Oysa çiçekler dizerdim avuç içlerine

Vazelinler sürerdim ayak altlarına

Yolunda canın acımasın diye…

Ama beni kör, sağır ve topal bıraktın toprağın altında.


Bana attığın mermiyi

Saksı yapıp çiçekler ekip gönderiyorum sana.

Sen yine de beni gömdüğün ellerinle

 Mamasını vermeyi unutma

Sabahları yoluna çıkan köpeğe ve kediye.


İlk defa dedim ilk defa benim de

Mutlu bir hikayem var artık anlatacağım.

Boğazımda bıraktın.

Kalbimi okşayan ellerin

Sırtımı neden sıvazlamadı?


Geçti artık

Ben yanındayım demiştin

Seninle konuşmaktan

Şiir yazmayı unuttuğum bir gündü.

Ellerimi açmıştım göğe

Allah’ım dedim.

Beni ona küstürme,

Beni şiire sevdirme.


Çok geçmedi,

Bana şiir yazmak düştü yine.

Senden beni korudu Rabbim belki de .