Bu bir veda. Senden arınabilmek için, şimdi tüm samimiyetimle sana veda etmem gerekiyor. Beni üzen veda edecek olmamız değil çocuk. Beni üzen, buna mecbur olmamız. Bazı mecburiyetler parçaladı bizi. Bazen kalbimizin istemediği şeyleri yapmamız gerekti. Elimi uzattığımda boşluğu kavradım. Vedalaşma zamanımız geldi.


Vedalaşmadan önce bir teşekkür ve bir de özür borcum var pek tabii. Hayatımıza aldığımız herkese olduğu gibi. Bana sevgiyi, aşkı, tutkuyu, sadakati, sabrı ve aşkın gözyaşını öğrettiğin için teşekkür ediyorum. Sana taşıyamayacağın bir şeyi yüklemeye çalıştığım için, almak istemediğin bir şeyi vermeye zorladığım için, senin merkezine kendimi yamalamaya çalıştığım için ve kalbini avcumda tutmak istediğim için özür diliyorum. Bazı sevişler bazı omuzlara ağır geliyor. Geç anladığım için özür dilerim ve var olduğun için teşekkür ederim.


Bu sana yazılan son şey olacak-sözümü tutabilirsem en azından-seni başka yüzlerde aramaya çalıştığım son gün olacak. Seni rüyamda görmek için hızla uykuya dalmaya çalıştığım son gün olacak. Gittiğini ve gelmeyeceğini, beni sevmediğini ve sevmeyeceğini kabullendiğim bir gün olacak. Bizi uzun uzun tasfir etmeyeceğim artık. Gözlerini tanımlayacak cümleler aramayacağım. Artık sana şiir yazmayacağım. Bir gece uykumdan adınla uyanmayacağım ve umut etmeyeceğim. Artık abartmayacağım hiçbir şeyi. Ne sevgiyi, ne öfkeyi. En azından sana.


Bana ayıp ettiğini anlayacağın gün, burada olmayacağım. Sana bir defterin içinde not düşmüştüm, hatırlamazsın belki. Ne olursa olsun burada olacağım demiştim. Üç çocukla kapıma dikilsen, kapıyı sana açacağım demiştim. Kapıyı söküp aldın, duvar ördüm yerine. Uzun zamandır kapalı pencereler. Seni beklerken pas tuttu camları, kireçlendi. Kırdım camları. Üzüldüğüm bu değil inan, buna mecbur olmamız. Şansımız varken yaşayamadıklarımız. Olmamışlığın pişmanlığı boğuyor beni.


Senin bunu omuzlayamayışın, senin suçun değil. Benim seni çok sevmem, benim suçum değil. Ama vazgeçme zorunluluğu bizim suçumuz. Beceremedik. Bunu okumayacağını bilerek yazmak gerçek bir veda değil. Sen gittiğimi bile bilmiyorsun. Artık kapının kapandığını, geç kaldığını, acı çektiğimi, parçalandığımı, kanadığımı, ağladığımı, solmaya durduğumu, kahkahanın gergin ipini, mecburiyetimi, perişanlığımı, savrulduğumu, seni özlediğimi, yine de gitmem gerektiğini bilmiyorsun. Önemi yok. Ben kendim için hep buradayım ama artık senin için orada değilim. Ben kendimi alırım, kendime bakarım, adamdan sayarım beni.


Görüşürüz değil artık o cümle. Görüşürüz değil artık sabahı iple çektirecek meşhur cümle. Hoşça kal. Hoş kal hep. Bensiz mutluysan öyle kal. Artık görüşürüz değil, hoşça kal.