Kabuslarımla demlenir dağlarını tırmaladığım hayat,
Uçlarında süzüldüğüm gerdanlı halatmışçasına.
Ve ruhum kıvranır hep hoyratça şeritsiz kasette,
Bıkmadan, usanmadan kulaklarım kanarmışçasına.
Yankılar isli kisveleriyle serilirler sevgilinin simasına.
Kalanlar ki onlar tabakları yıkamaya mahkum bırakıldı.
Ağıtlar yamalanır onuruyla dudağı arasında yaşayanlara.
Ve onlar tabakları yere düşürmüştü fakat vefakardı.