Bırak vefasız olayım. Yabancı damgası yiyeceksem bunun için, sıkıntı değil. Bırak artık, aldığın sıkkın nefeslerin ve gözünün içine bakarak içtiğin sigaraların hesabını yapmayı. Edemediğin isyanları bırak. Hikayeni anlat bana. Dokunduğun taşların, kursakta kalan heveslerinin, geçtiğin nehirlerin hikayesini; yarım kalan hikayeni anlat.
Bırak ben gülümseyeyim onlara. Affetmeyi ancak büyük bir meydan dayağı yediğimde öğrenebileceğim. Bana biraz acılarını anlat. Onları renklerine ayırırken ne kadar çocuk göründüğüne bakayım. Yüreğine sığmayan heveslerini çıkar, ortaya koy. Bırak onlar yüzünden biraz da ben vefasız olayım. Görmezden gelmeme izin ver. Yeter ki beni dayanamayacağım bir acının salıncağına oturtma. Olacaksa bu hikayenin bir vefasızı, ben olayım.
"Neden?" sorusundan vazgeç. Vazgeç çünkü ikimiz de nedeni biliyoruz. Şimdi anlat. Tercih edememenin zorluğunu anlat. Kaynağını bulmuşken kökünden kökünden kopar. Korkma. Senin benden başka kaybedecek bir şeyin yok. Şanssızlığını somutlaştırıp yanına oturt. Çabalarını çıkar, yarana merhem diye sür. Onu bunu boş ver de söyle, biz bunları hep anı olsun diye mi yaşadık? Tamam, daha fazla zorlama beni. Bırak en büyük vefasız ben olayım.
Zırhını çıkar kenara koy, ağlayabildiğin kadar ağla. Kızma, emir verme sırası bende. Şimdi biraz da beni dinleme vaktidir. Rica ediyorum, uyma onlara. Üç saatin kaç hayatı altüst edebileceğini anla. Şimdi her şeyi bırak, gönlün aşkına ben vefasız olayım. Bakalım sen hikayeni tamamlayabilecek misin, ben layığıyla katlanabilecek miyim? Bilemem ama benim hikayemin ilk cümlesi sensin.